Nasıl cevaplayacağımı bilemediğim inanılmaz derecede basit birçok sorum olduğunu fark ettim. Mesela, 'Bağımlılığa gerçekten ne sebep olur?' | TED | وأدركت بأنه يوجد عدد لا يصدق من الأسئلة الأساسية التي لم أعرف الإجابة عليها، مثلا، مالذي يُسبّب الإدمان بالضبط؟ |
Ne, ayı bokunda daha insan parçası olduğunu mu düşünüyorsun? | Open Subtitles | هل تعتقدين بأنه يوجد المزيد من الأشلاء البشرية داخل الدب؟ |
- Angela sadece fotografların bazı parçalarında kız kardeşinin çöldeki resimlerinin olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | تقول أنجيلا بأنه يوجد فقط عدة أجزاء من الصور عن أختك في الصحراء |
Sırtında çimen lekesi olduğunu söylediğini hatırlıyorum. Hayır, leke benim gelinliğimdeydi. | Open Subtitles | ظننت بأنك قلت لي بأنه يوجد لطخات عشب على ظهر البدلة |
... davamızıbaşarabileceközelbir yetisiolan sadece tek bir insan var ve... | Open Subtitles | بأنه يوجد رجلاً واحداً لحركتنا للتحرير صاحب مصدره من النور |
Siz iki aşk kuşuna bir şişe gönderecektim ama tek başına olduğunu söyledi ve sen de üzgün görünüyordun. | Open Subtitles | كنت سأقوم بإرسال زجاجة لكما يا طيور الحب، ولكنه قال بأنه يوجد واحد فقط، وأنك تبدين تعيسة نوعاً ما. |
Bu yaklaşımla harika şeyler yapan doktorlarla ilgili birçok hikâye olduğunu biliyorum. | TED | الأمر جليّ بأنه يوجد العديد من القصص لهؤلاء الباحثين الذين يقومون بأشياء استثنائية |
Genç bir kadın ise, hayatındaki hedefinin bir fast food restoranında çalışmak olduğunu söylemişti. | TED | أو امرأة شابة تخبرني بأنه يوجد لديها هدف لمدى الحياة ، بأن تعمل في مطعم وجبات سريعة. |
Benim acıya bile hakkım olmadığını düşünenlerin olduğunu da biliyorum, ama sadece kalıcı cezalı bir hayata. | TED | أعلم بأنه يوجد البعض ممن يعتقدون أنه ليس لي الحق بأن أتألم، ولكن فقط إلى حياة من التكفير الدائم عن الذنب. |
Annem gidebileceğimiz tek bir yer olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | قالت أمي بأنه يوجد مكان واحد فقط باقى يمكننا الذهاب أليه |
Bu adamla ilgili anormal şeyler olduğunu söyleyen bir mesaj göndermiştin. | Open Subtitles | لقد تلقيت مذكرة منكِ بأنه يوجد حيرة بخصوص هذا الرجل. |
Bütün bu zeka büyüsü, benim dışarıda öğrenilecek çok fazla iyi bilgi olduğunu fark etmemi sağladı. | Open Subtitles | أتعلمين، إن أمر التعويذة بأكمله، جعلني أدرك بأنه يوجد العديد من المعلومات الرائعة في هذا العالم |
Hemşirelerden biri County'de sağır oğlu olan Benton adında biri olduğunu söyledi. -Ne oldu? | Open Subtitles | احد الممرضات قالت لنا بأنه يوجد طبيب يدعى بينتون في مستشفى المقاطعة وبأن لديه ابن اصم |
En azından olduğunu biliyoruz artık. | Open Subtitles | ونحن نعرف على الاقل بأنه يوجد احد الآن ، نحن على ثقة من ذلك |
Bu tip yerlerde boks olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | أنا لم أعرف بأنه يوجد مباريات ملاكمة فى أماكن مثل هذة |
Vardığım tek sonuç, bana borçlu olduğunu düşünmendi. | Open Subtitles | والذي توصلت إليه في آخر الأمر بأنه يوجد من يتحمل دائماً الشعور بالدين من ناحيتي |
Beynimizin manevi bir tarafı olduğunu gösterebiliriz. | Open Subtitles | نستطيع أن نرى بأنه يوجد قسم روحي من دماغنا |
Bunlardan başkaları da olduğunu mu söylüyorsun? | Open Subtitles | أتخبرني بأنه يوجد المزيد من هذه الأشياء اللعينة؟ |
Ames'in cinayet yerini terk eden iki kişiyi görmüş bir tanığım var. | Open Subtitles | لقد وصلني تقرير يفيد بأنه يوجد شاهد رأى رجلان يغادران مسرح الجريمه |
Tarihte yakaladığınıza benzer bir başarıya sahip çok az doktor var. | Open Subtitles | أظن بأنه يوجد أطباء قليلون في التاريخ قد حققوا هذا الإنجاز |
Aslında bize kadının iki rolü olduğu söyleniyor, ama bu iki rolün aynı kadında var olması çok zordur. | TED | يُقال لنا بأنه يوجد دورين للمرأة، لكن من الصعب إيجاد هذين الدورين في نفس المرأة. |