"بأن هنالك" - Translation from Arabic to Turkish

    • olduğunun
        
    • olduğundan
        
    • şey olduğunu
        
    • sorun olduğunu
        
    Bir sorun olduğunun farkındasındır ama adını koyamazsın. Open Subtitles مثلما تعرف بأن هنالك خطب لكنك لا تعرف ما يكون بعد
    Tarafsızlık'a yapılan kaçınılmaz baskın hakkında bazı endişeler olduğunun farkındayım. Open Subtitles أنا على دراية بأن هنالك بعض الإهتمامات عن الغزوة المحتومة على الصرحاء،
    Bilmek istediğin aralarında bir şey olduğundan şüphe edip etmediğim. Open Subtitles أتريد معرفة ما إذا كنت قد شككت بأن هنالك شي بينهم؟
    Ah canım. Bunu başarabilmenin bir yolu olduğundan şüpheliyim. Open Subtitles أوه ، أنا أشك بأن هنالك طريقة لتحقيق ذلك
    Ve, gündemimizde çok şey olduğunu akılda tutarak, biraz bu konu hakkında konuşacağım. TED ولذلك سأتكلم قليللا عن ذلك.. مراعيا بأن هنالك الكثير الذي يجب أن يغطى في البرنامج.
    Kyle'la ilgili ters bir şey olduğunu hissediyorum hala ama bana açılmıyor. Open Subtitles ؟ .. مع كــايل أشعر بأن هنالك شئ يجري غير طبيعي
    Ama onlar bizi tanımıyor. Bir sorun olduğunu anlayacaklar. Open Subtitles ولكن هم لايعرفوننا سيعلمون بأن هنالك خطأً ما
    Dünyada benden daha mühim şeyler olduğunun farkına vardım. Open Subtitles لقد استوعبت بأن هنالك أمور أكثر أهمية مِنّي في العالم
    Sonra, tünelin içine gitmeye başladım, ki bu olay şehrin tamamen farklı bir boyutu olduğunun farkına varmamı sağladı daha önce hiç görmediğim ve birçok insanın göremeyeceği." TED ثم بدأت في النزول إلى داخل الأنفاق، الأمر الذي جعلني إستشعر بأن هنالك وجهاً متكاملاً جديداً للمدينة لم يتسنى لي أن ألحظه من قبل ومعظهم كذلك.
    Bunun bir seans olduğunun farkında değildim. Open Subtitles . لم اكن اعلم بأن هنالك اجتماع
    Hepiniz karpaçyo kelimesinde iki tane sihirli A harfi olduğunun farkındasınızdır. Open Subtitles قد تكونوا جميعكم تعلمون بأن هنالك ثلاثة أحرف "سي" سحرية في كلمة "كارباتشيو" صحيح؟
    Bir kere daha ertelersem bir şeyler olduğundan şüphelenecek. Open Subtitles وإذا فعلتُ ذلك مجدداً، سيظن بأن هنالك خطباً ما.
    Yanlış anlaşımla olduğundan eminim, ama kolunuzu arabanın kapısına vurarak ve bilerek kırdığınızı söyledi. Open Subtitles أنا متأكد بأن هنالك سوء فهم، لكنهُ قال، بأنه رآكِ تقومين بإغلاق باب السيارة على يدكِ.
    Mesajlarımı alıp almadığını bilmiyorum, ama Güney Pasifik' te patlama olduğundan haberin vardır. Open Subtitles لا أعرف إن وصلتك رسائلي، لكنني متأكد أنك تعلم بأن هنالك إنفجار نووي بجنوب المحيط الهادي،
    Sana söylemeyi unuttuğum bir şey olduğunu biliyordum. Open Subtitles يا صاح كنت أعلم بأن هنالك شي نسيت بأن أخبرك إياه , آسف
    Şu an kafanda çok şey olduğunu biliyorum ama takmamaya çalış. Open Subtitles متأكد بأن هنالك أشياء كثيرة تشغل بالك لكن حاول بأن لا تقلق
    İletim durursa, bir şey olduğunu bilirler. Open Subtitles سيعلمون بأن هنالك خطبٌ ما اذا توقفت عن البث.
    Eğer milletin, sende bir sorun olduğunu düşünmesini istemiyorsan, yapmalısın da. Open Subtitles وألن تضطر لذلك إذا لم تكن تريد أن يفكر الناس بأن هنالك شيئاً غريباً بشأنك؟
    Yani, kimsenin senin evliliğinde bir sorun olduğunu düşünmesini istemeyiz. Open Subtitles بدلاً عن ما هو عكس ذلك ما اعنيه هو, لا نريدهم بأن يظنوا بأن هنالك أي نوع من المشاكل في حياتك الزوجيه

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more