Bu şarkı bana hep ömrümün en önemli gecesini hatırlatıyor. Tanıştığımız geceyi. | Open Subtitles | هذه الأغنية تذكرني دائماً بأهم ليلة في حياتي الليلة التي التقينا بها |
Aşağıdan bakarak 2012 Olimpiyatlarının ve sonrasında düzenlencek olayların en önemli anlarını paylaşabilirsiniz, ve bireylerin toplumla bağlantı kurmak için ciddi bir araç olabilir. | TED | حقيقة يمكنكم رؤيته من تحت ، لتشارك بأهم لحظات أولمبياد 2012 و ما بعدها ، واستخدامها كوسيلة للأتصال بالمجتمع. |
Bana aslında pişmanlığın bize verebileceği derslerin en önemlisini ve hayattan da alabileceğimiz en önemli dersi hatırlatıyor. | TED | إنها في الحقيقة تذكرني بأهم درس يمكن أن نتعلمه من الندم، وهو أيضاً أهم درس في هذه الحياة |
O yüzden bugün buradan ayrıldığınızda sizden hayatınızdaki en önemli insanların bazılarıyla yeniden iletişime geçmenizi istiyorum: Kardeşlerinizle... | TED | إذا، عندما تغادر اليوم، سأطلب منكم أن تتفقوا أو تعيدوا الاتفاق بأهم الأشخاص في حياتكم: أخوانكم وأخواتكم. |
Konuştum konuştum en önemli şeyi söylemeyi unuttum. | Open Subtitles | لقد أخبرتك بأشياء مختلفة لكنني نسيت أن أخبرك بأهم شيء |
Asistana bu sınıfın en önemli kuralını söyler misiniz? | Open Subtitles | أيها الفصل، أيمكنكم إخبار مساعدة أستاذتكم بأهم قاعدة في تلك الدورة؟ |
Onunla çalışacak kişiyi seçme konusunda oldukça titiz davranır, özellikle de şimdiye kadar verdiği en önemli işe alım kararı olduğu düşünülürse. | Open Subtitles | إنه دقيقٌ جداً حول أولئك الذين يعملون معه. خصوصاً عندما يتعلق الأمر بأهم قرار توظيف سيتخذه. |
Bo, deli olmadığını biliyorum ama ben de hayatımdaki en önemli davanın ortasındayım, | Open Subtitles | بو أعلم أنك لست مجنونة لكني مشغول بأهم قضية في حياتي |
Bu gece yarısında, virüs işini bitirince belli bir ankesörlü telefon çalacak tarihteki en önemli telefon olacak bu. | Open Subtitles | الليلة، بحلول منتصف الليل، حينما يصل الفيرس إلى صفر، سيرنّ هاتف عموميّ معيّن بأهم مكالمة في التاريخ. |
O zaman, beni yönetmenizi durdurmak için, en önemli polis işine geri dönsem iyi olacak. | Open Subtitles | ،حسناً، أعتقد لكي أجعلك تتوقف عن مراقبتي سأعود للقيام بأهم جزء من عمل كشرطي |
Kurtlar, bizim için en önemli olan şeyle birbirine bağlıdır sınırlarımızdaki topraklar ve sürümüzün kanıyla. | Open Subtitles | المذؤوبون مترابطون بأهم شيء إلينا أرض منطقتنا ودماء قطعاننا. |
Myron, Yahudi bir erkeğin hayatındaki en önemli günü kutlamak üzere 13. yaş gününü. | Open Subtitles | مايرون على وشك الإحتفال على وشك الإحتفال بأهم يوم بحياة ولد يهودي انها طقوس مقدسة |
Biricik kızının hayatındaki en önemli gününü kutlamak için bir bekar evinin doğru tercih olmadığını söyledi. | Open Subtitles | قال إن شقة أعزب ليست مكاناً مناسباً لتحتفل ابنته المميزة بأهم أيام حياتها |
Onlar bizim adamlarımız ve onları oradan çıkarmalıyız hayatımdaki en önemli şeyi feda etmem gerekse bile zaman makinemi. | Open Subtitles | هؤلاء هم رجالنا في الداخل و علينا أن نخرجهم حتى لو اضطررت لأن أضحي بأهم شيء في حياتي... آلة الزمن |
Bugün seninle dünyanın en önemli sırrını paylaştım. | Open Subtitles | لقد شاركت معك بأهم سر في العالم اليوم |
Yani az önce, bir kızın hayatındaki en önemli tecrübelerden birisini edindim. | Open Subtitles | ...اعني حضيت بأهم الخبرات الهامه في حياة أيه فتاه |
Tamam, hayatının en önemli anını tasarlarken Geç kalıyorum. | Open Subtitles | حسنا, أتستمتعي بأهم لحظة لكي في حياتك. |
Bu gece... profesyonel kariyer hayatının en önemli gecelerinden biri, ve ben burada olacağım. | Open Subtitles | يحظى الآن... بأهم حدث في حياته المهنية وأنا قررت البقاء هنا |
Bu, şu andan itibaren hayatındaki en önemli kişiye dair bir hatırlatma. | Open Subtitles | هذا ليذكرك بأهم شخص في حياتك الآن |
Günün en önemli toplantısını en sona bıraktım. | Open Subtitles | احتفظت بأهم موعد لي للنهاية |