Pantolonunu giymeye odaklan. | Open Subtitles | فقط بؤرة على الوَضْع ملابسكَ الداخلية تَعُودُ إليها. |
Eski Dinin merkezi olduğu ve güçlerinin odak noktasının orası olduğu söylenirdi. | Open Subtitles | يقال بأنها مركز الدين القديم و بؤرة قوتها |
Her dediğim dinlemişsiniz. İlgi odağı olmuşum. | Open Subtitles | إنكم تعلّقون على كل كلمة، أنا بؤرة الإهتمام |
Artık bu şehrin suç yuvası haline gelmesini izleyemeyeceğim. | Open Subtitles | رجاء اتصلوا ب القناة التاسعة. لا يمكنني بعد الأن الجلوس والمشاهدة بالرغم أن مدينتي أصبحت بؤرة للجريمة. |
Bunlar benim modern aşklarda erotik arzunun ve beraberinde getirdiği ikilemlerin doğası üzerine yaptığım keşiflerin merkezinde olan sorulardan bazıları. | TED | هذه بعض الأسئلة التي هي في بؤرة إستكشافي في طبيعة الرغبات الجنسية و ما يصاحبها من معضلات في الحب الحديث. |
Bu çöplük iyi ve kötünün mücadelesinin merkez üssü olacak. | Open Subtitles | هذا المكبّ هو بؤرة مباراة الشطرنج الأزلية بين الخير والشر |
Şimdi bu güle odaklan ve onun, canlı bir çiçekken, nasıl olduğunu düşünmeye çalış. | Open Subtitles | الآن بؤرة على هذه الوردةِ... ...وحاولي ان تتخيلي ماذا يجب ان يحدث ليكون كل شئ حي وحيوي. |
Pekâlâ, odaklan. | Open Subtitles | [دي] بخير، بؤرة. أنت يُمْكِنُ أَنْ تَعمَلُ هذا. |
- Korkuyor. - Duvara odaklan. Rahatla. | Open Subtitles | بؤرة على الحيطان- نريد آخذها- |
Bir milimetrelik odak noktası var, size az önce gösterdiğime kıyasla oldukça büyük bir oran. | TED | لديها بؤرة تبلغ مليمتر تقربيًا... بؤرة مكتنزة نوعًا ما مقارنة بالبؤرة التي أريتكم إياها. |
Zayıf yaratılışından dolayı, ...sınıftaki fırlamaların odak noktası olmuş. | Open Subtitles | - الإبتسامة " بالاضافة الى ترتيبها الضعيف أصبحت بؤرة الصف في الفشل |
Geçtiğimiz yıllarda, Çin bazı önemli fosil bulgularının odak noktası olmuştur. | Open Subtitles | في السنوات الأخيرة، كانت "الصين" بؤرة بعض أروع الاكتشافات الحفرية |
Bu normal bir şey, kötü değil o çok güzelken senin ergenliğe giriş yıllarında cinsel isteğinin odağı olabilir. | Open Subtitles | إنه أمر طبيعي، وليس مريض أنها أصبحت بؤرة إهتماماتك الجنسيّة المبكّرة |
Bu normal bir şey, kötü değil o çok güzelken senin ergenliğe giriş yıllarında cinsel isteğinin odağı olabilir. | Open Subtitles | إنه أمر طبيعي، وليس مريض أنها أصبحت بؤرة إهتماماتك الجنسيّة المبكّرة |
Yine kendini ilgi odağı sanıyorsun. | Open Subtitles | مرة أخري تعتقد أنك في بؤرة الإهتمام |
Eminim orası tam bir suç yuvası. Bunu açığa çıkarmak zorundayız. | Open Subtitles | .واثقٌ بأنّ ذلك المكان بؤرة للجريمة .يجبُ أنْ تفضحَ الأمر |
Eminim orası suç yuvası. Bunu açığa çıkarmak zorundayız. | Open Subtitles | ،ذلك المكان بؤرة للجريمة .يجبُ أنْ تفضحَ الأمر |
O şehir kulübü burnu havada zenginler ve sosyal statü kazanmak isteyenlerin yuvası. | Open Subtitles | ذلك النادي هو بؤرة للتافهين المتعالين |
Faresiz bölgenin merkezini bulana kadar iz sürdüm. Tam Dünya Ticaret merkezi'nin orada. | Open Subtitles | تتبعتُ بؤرة المنطقة الخالية من الفئران هنا بجانب مركز التجارة العالمي |
Gizli zirai araştırmaların merkezi. | Open Subtitles | بؤرة اكثر البحوث الزراعية سراً |
Ama bu kız bütün bu çarpık hayal dünyanın merkezinde duruyor. | Open Subtitles | . ولكنها في بؤرة الخيال لكل ذلك الخيال الذي لديك. |
Burası geçen geceki olayların merkez üssü. | Open Subtitles | "والتي تبدو أنّها بؤرة أحداث ليلة الأمس" |