"بؤس" - Translation from Arabic to Turkish

    • mutsuz
        
    • sefil
        
    • Gizem
        
    • Sefalet
        
    • sefillik
        
    Amacımız neşe saçmak ve insanları mutsuz edenleri ortadan kaldırmaktır. Open Subtitles لنشر بعض السعادة و لإزالة أسباب بؤس الإنسان بقدر ما نستطيع
    Herhalde herkesi kendi kadar mutsuz kılmak. Open Subtitles أعتقد أن يكون متأكد من أن يكون الكل في بؤس كما كان هو
    İnsanlar öylece uzanıyor orada. Yani her gün bu kadar sefil geçiyor. Open Subtitles كما تعلم، الناس يرقدون هُناك ،لذا إنه بؤس طوال اليوم
    - Bu çocukları sadece para için sefil mi ettin? Open Subtitles وضعت هؤلاء الأطفال الفقراء في بؤس لأجل المال؟
    Sayfalar dolusu inanamayacağın kadar Gizem ve acı, Frank. Open Subtitles صفحة بعد أخرى بؤس ومعاناة بطريقة ما كنتَ لتصدقها ، يا (فرانك)
    Gizem. Open Subtitles بؤس .
    Stresliyim ve Sefalet içinde yaşıyorum diye bebeğimin ekstra bir kolu istemem. Open Subtitles لا أريد أن تنمو ذراع إضافية لطفلي فقط لأني أعيش في بؤس ولأني مجهدة جداً
    Sefalet içinde, aç, barınaksız, sevgisiz yaşamlarını sürdürüyorlar. Open Subtitles وهم يعيشون في بؤس مع أي طعام، لا مأوى، ولا الحب.
    Yurttaşlarımız hala sefillik içinde. Open Subtitles حيث يعيش مواطنينا في بؤس
    İkimiz de mutsuz halde uzun yıllar harcadık. Open Subtitles وكلانا أمضينا سنوات عدّة في بؤس
    Olmaz. O Walter denen adam mutsuz olarak kalmalı. Open Subtitles لا , ذلك الشاب ( والتر ) يجب أن يبغى في حالة بؤس
    Bu anlasmadan, hangimizin en mutsuz çikacagini söylemek zor. Muhtemelen Sansa. Tabii Loras da eninde sonunda derin ve essiz bir aci çekecek. Open Subtitles من الصعب تحديد من الأسوأ حظا من بيننا ربما (سانسا) لكن (لوريس) مقبل على بؤس
    Bu anlaşmadan, hangimizin en mutsuz çıkacağını söylemek zor. Muhtemelen Sansa. Tabii Loras da eninde sonunda derin ve eşsiz bir acı çekecek. Open Subtitles من الصعب تحديد من الأسوأ حظا من بيننا ربما (سانسا) لكن (لوريس) مقبل على بؤس
    Burası umutsuz ve sefil bir yer Open Subtitles هذا المكان هو حظيرة بؤس للسخرية واليأس.
    Gizem. Open Subtitles بؤس .
    Gizem. Open Subtitles بؤس .
    O halde kocan ölecek ve sen de hayatının geri kalanını Sefalet içinde geçirip, yalnız başına öleceksin. Open Subtitles في هذه الحالة زوجك سيموت وأنت سوف تقضين... الباقي من حياتك في فقر و بؤس قبل أن تموتين وحيدةً,ميتة باردة
    Çok uzun zaman boyunca Sefalet bir şekilde yaşadım. Open Subtitles إستمع ، لقد عشتُ في بؤس لوقتٍ طويل جداً
    Büyük sefillik, gerçekten. Open Subtitles بؤس كبير في الواقع

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more