Amacımız neşe saçmak ve insanları mutsuz edenleri ortadan kaldırmaktır. | Open Subtitles | لنشر بعض السعادة و لإزالة أسباب بؤس الإنسان بقدر ما نستطيع |
Herhalde herkesi kendi kadar mutsuz kılmak. | Open Subtitles | أعتقد أن يكون متأكد من أن يكون الكل في بؤس كما كان هو |
İnsanlar öylece uzanıyor orada. Yani her gün bu kadar sefil geçiyor. | Open Subtitles | كما تعلم، الناس يرقدون هُناك ،لذا إنه بؤس طوال اليوم |
- Bu çocukları sadece para için sefil mi ettin? | Open Subtitles | وضعت هؤلاء الأطفال الفقراء في بؤس لأجل المال؟ |
Sayfalar dolusu inanamayacağın kadar Gizem ve acı, Frank. | Open Subtitles | صفحة بعد أخرى بؤس ومعاناة بطريقة ما كنتَ لتصدقها ، يا (فرانك) |
Gizem. | Open Subtitles | بؤس . |
Stresliyim ve Sefalet içinde yaşıyorum diye bebeğimin ekstra bir kolu istemem. | Open Subtitles | لا أريد أن تنمو ذراع إضافية لطفلي فقط لأني أعيش في بؤس ولأني مجهدة جداً |
Sefalet içinde, aç, barınaksız, sevgisiz yaşamlarını sürdürüyorlar. | Open Subtitles | وهم يعيشون في بؤس مع أي طعام، لا مأوى، ولا الحب. |
Yurttaşlarımız hala sefillik içinde. | Open Subtitles | حيث يعيش مواطنينا في بؤس |
İkimiz de mutsuz halde uzun yıllar harcadık. | Open Subtitles | وكلانا أمضينا سنوات عدّة في بؤس |
Olmaz. O Walter denen adam mutsuz olarak kalmalı. | Open Subtitles | لا , ذلك الشاب ( والتر ) يجب أن يبغى في حالة بؤس |
Bu anlasmadan, hangimizin en mutsuz çikacagini söylemek zor. Muhtemelen Sansa. Tabii Loras da eninde sonunda derin ve essiz bir aci çekecek. | Open Subtitles | من الصعب تحديد من الأسوأ حظا من بيننا ربما (سانسا) لكن (لوريس) مقبل على بؤس |
Bu anlaşmadan, hangimizin en mutsuz çıkacağını söylemek zor. Muhtemelen Sansa. Tabii Loras da eninde sonunda derin ve eşsiz bir acı çekecek. | Open Subtitles | من الصعب تحديد من الأسوأ حظا من بيننا ربما (سانسا) لكن (لوريس) مقبل على بؤس |
Burası umutsuz ve sefil bir yer | Open Subtitles | هذا المكان هو حظيرة بؤس للسخرية واليأس. |
Gizem. | Open Subtitles | بؤس . |
Gizem. | Open Subtitles | بؤس . |
O halde kocan ölecek ve sen de hayatının geri kalanını Sefalet içinde geçirip, yalnız başına öleceksin. | Open Subtitles | في هذه الحالة زوجك سيموت وأنت سوف تقضين... الباقي من حياتك في فقر و بؤس قبل أن تموتين وحيدةً,ميتة باردة |
Çok uzun zaman boyunca Sefalet bir şekilde yaşadım. | Open Subtitles | إستمع ، لقد عشتُ في بؤس لوقتٍ طويل جداً |
Büyük sefillik, gerçekten. | Open Subtitles | بؤس كبير في الواقع |