Kendini durduk yere suçlu duruma düşürecek bir şey söyleyebilirsin. | Open Subtitles | من الممكن ان تقولي شيئا خاطأ وتنتهين بإدانة نفسك |
Tanrılar, kardeşimi suçlu bulduğunda adaletten kaçmasına yardım ettim. | Open Subtitles | وعندما حكمت الألهة بإدانة أخي، ساعدته على الهرب من العدالة |
Sanık suçlu bulundu. Cezaya daha sonra karar verilecek. | Open Subtitles | قررت بإدانة المتهم، روبرت وينكي. |
Onu suçlu çıkarmayı umuyordu. | Open Subtitles | كان يأمل بأنه سيقوم بإدانة نفسه |
Deniz canavarının suçlu bulunmasıyla ilgili bir sorununuz var mı? | Open Subtitles | هل لديك أي مشكلة بإدانة "كاركان"؟ |
Askeri adaletin değişmez kanunları uyarınca mahkememiz bu Alfa birliği yani A Takımı'nın her üyesinin suçlu olduğu hükmüne vardı ve maksimum güvenliğe sahip ayrı hapishanelerde 10'ar yıl hapsinize karar verdi. | Open Subtitles | -أرفض أن أحاكم بشكل فردي وفقاً للقواعد الموحّدة للقوانين العسكريّة أصدرت هذه المحكمة الحكم بإدانة... لكل عضو في وحدة "ألفا" أو بمعنى أصح "فريق النخبة" |
Kanıtları karıştırmak istiyor, böylece hiçbir jüri ne Griffin'i ne de o kızı suçlu bulamayacak, o iki canavarı, kızımızı hayvan gibi öldüren o iki canavarı... | Open Subtitles | يريد الخلط بين الأدلة ليضمن أن لا تقوم أي لجنة محلفين بإدانة (غريفين) او هي هذان الوحشان ... على قتلهما لإبنتنا |