Nehirde boğulan tüm o insanları kurtardı. Bu parka adını o yüzden verdiler. | Open Subtitles | أنقذ كل شعبه من الغرق في النهر ومن أجل هذا سمِّي المتزه بإسمه |
Bize adını söylemeyen o adamın bütün parasını alabiliriz. | Open Subtitles | يمكنك أن تحصل على كل ماتريد من المال من هذا الشخص الذي لايرضى بإخبارنا بإسمه |
Eğer babanın adını bilmiyorsan, onun adının üzerine yemin etmek hiçbir şey ifade etmez. | Open Subtitles | القسم بإسمه لا يعنى أي شيء إذا لم تعرف من هو |
İsa benim kurtarıcım, onun adına ait olduğun cehennem çukuruna dönmeni emrediyorum. | Open Subtitles | المسيح هو مثنقذى و بإسمه أُعيدك إلى حُفرة الجحيم التى تنتمى إليها |
Okuldan kaytardığı için sadece takma ismini veren ailesi olmayan ve teyzesiyle yaşayan bir çocuğa. | Open Subtitles | والذي يأبى التصريح بإسمه لأنه تغيّب عن المدرسة أبواه ميّتان ويعيش مع خالته |
Muhammed anlaşma metininin ilk satırına kendi adıyla başlıyordu. | Open Subtitles | ومع زيادة التوتر بدأ محمد بإملاء السطر الأول بادئا بإسمه |
Telefon şirketi onun adını aldı. | Open Subtitles | سمو شركة الهاتف بإسمه وتخبرنا الآنسة بيسيري |
Bu, onun adını sürekli sayıklayacağım anlamına mı geliyor? | Open Subtitles | هل هذا يعني أنني أتفوه بإسمه خمسين مره أكثر من قوله بإسمي؟ |
Aslında benim sadece takma adını kullanmama izin verdi. Bak. | Open Subtitles | في الحقيقة ، لم يُرد التصريح بإسمه الحقيقي |
Arkası dönükken birini çağırırsın, adını söylersin sonra, önünü döndüğünde, onu çağırmamış gibi yaparsın. | Open Subtitles | تنادي على شخص و هو مستدير عنك و تناديه بإسمه وعندما يستدير لك تتصرف و كأنك لم تناديه |
adını bile söyleme. Onu sesli konuşmak istemiyorum. | Open Subtitles | لا تنطق بإسمه حتى لا أريده أن يُنطق بصوتٍ عالٍ |
Acaba adını seslendiğimi duymuş mudur? | Open Subtitles | هــل تعتقد أنــه لم يناديني بإسمه في أي وقت مضى ؟ |
Şu anda burada sen olduğuna göre Boyd, Darryl adına açıklasana. | Open Subtitles | بما أنك هنا هذه اللحظة لماذا لا تشرح لنا بإسمه ؟ |
O zaman bilesiniz, Kral sizi kendi adına... nankörlükle suçlamamı buyurdu! | Open Subtitles | فلتعلم إذن أن الملك قد أمرنى أن أتهمك بإسمه, بالعقوق |
Hem kendisi hem de pısırık, modası geçmiş ve gerçekçi olmayan politikalara bağlı olanlar adına konuşuyor. | Open Subtitles | انه يتحدث بإسمه واسم الآخرين والذى يتمسك بسياسات جبانه وقديمه وغير واقعيه |
Videoyu bana veren eleman Kimball'ın ismini vereceğinden korktu ve onu öldürdü. | Open Subtitles | الرجل الذي سرب لي الفيديو؟ لقد كان يخشى أن كيمبول يفشى بإسمه لذا قتله |
Biliyorsam siksinler. Ama eğer ona katılmak istemiyorsan ismini söyleme. | Open Subtitles | كما لو أنني أعلم، لا تنطق بإسمه مالم كنت ترغب في الانضمام إليه في السجن |
İsmini söyleme. İsmini söylemek sadece ona güç katar. | Open Subtitles | لا تتفوهي بإسمه ، فقط ذكر اسمه يعطيه قوة |
Muhtemelen onu yolculuklarında kullandığı adıyla tanıyorsunuzdur: | Open Subtitles | من المحتمل أنت تعرفه أكثر بإسمه إنه يتنقل تحت إسم |
Eskiden onlara fil faresi denirdi ama artık Afrika'daki ismi olan "sengi" olarak anılıyorlar. | Open Subtitles | كان يُدعى سابقاً الفيل الفأري، لكنه الآن يُسمّى بإسمه الإفريقي سنجي. |
Bir doktora ismiyle hitap etmek kadar havalı bir şey olamaz. | Open Subtitles | لا شيء أكثر جرأة من مناداه الطبيب بإسمه الأول |
adı Hubble teleskobuna verilen Edwin Hubble Evren'in genişlediğini 1920'lerde keşfetmişti. | Open Subtitles | أدوين هابل .. والذي سُمي التلسكوب هابل بإسمه فيما بعد كان أول من إكتشف أن الكون يتمدد مؤخرا في عام 1920 |
Uzun uzadıya düşündükten sonra isim vermenin yanlış olacağına kara verdim. | Open Subtitles | وبعدما استشرت نفسي فرأيت من الخطأ أن أشير للشخص بإسمه |