Güneş ertesi sabahı aydınlattığı anda, elbette tüm geceyi burada geçirdiğinizi varsayarsak. | Open Subtitles | حالما تسطع الشمـس فى صباح الغد بإفتراض أنكم قضيتم الليل كله هنا |
Hawai'ye gitmek istediğinizi varsayarsak, bu paketi alır mıydınız? | TED | بإفتراض أنك رغبت في الذهاب لهاواي، هل ستأخذ هذا العرض؟ |
Umuyorum ki, bu hafıza sistemlerini tekrar başlatmaya yetecek kadar korumuştur, tabi böyle birşey olduğunu varsayarsak. | Open Subtitles | أنا آمل أن هذا كافي للحفاظ على أنظمة الذاكرة بإفتراض أنه كان لدية أية بادئة, بالطبع |
Ve rehineyi, yani karısını götürmeye çalıştığı farz edilen şu adama ne demeli? | Open Subtitles | وماذا عن هذا الرجل الذي بإفتراض مجرّب لأخذ رهينتها، زوجها؟ |
İddialarınızın doğru olduğunu farz etsek bile-- | Open Subtitles | إن سمحتم لي لأنهي حتى بإفتراض حقيقة إدعاءكم |
Gerçek kimliğini, Güya korumak zorunda olduğu herkesten saklamak. | Open Subtitles | إخفاء هويته الحقيقية عن الجميع بإفتراض أنه يهتم بهم |
Bir ruhun olduğunu varsayıyorum. Bahanen nedir? | Open Subtitles | أعني، بإفتراض أنّ لديك روح، لذا، ما هو عذركَ؟ |
Şu Bakire Meryem olayının tek seferlik bir şey olduğunu düşünürsek, ...değilim. | Open Subtitles | ..بإفتراض ان الحمل الإلهي كان مرة واحدة فقط فسأقول نعم, ليس من المحتمل |
Muhtemelen bizim işimize yaramaz. Onlardan çalmayı düşündüğümüzü varsayarsak. | Open Subtitles | و ربما لن يعمل معنا هذا بإفتراض تفكيرنا فى سرقته |
Hâlâ hayatta olduğumuzu varsayarsak, darbenin sonucunda herhangi bir zarar olduğu görünmüyor. | Open Subtitles | هذا بإفتراض أننا لا زلنا أحياء و أنه ليس هناك أى أضرار لدينا يمكننا إستنتاج أنه |
Sultan'ın dediği miktarı ödediğini varsayarsak mı? | Open Subtitles | بإفتراض أن السلطان سيدفع المبلغ الذي قاله, |
Tamam, neredeyse inandım, ama fiziksel formlarının bir şekilde korunduğunu varsayarsak yine soruyorum, bizim gibi konuşmaları nasıl mümkün? | Open Subtitles | حسناً , لقد كنت حاضر هناك ولكن بإفتراض أنه أمكن حفظ أجسادهم على طبيعتها ثانية , فكيف بإمكانهم التحدٌث مثلنا ؟ |
Pekâlâ, bunun ikimizin arasında kalacağını varsayarsak onları nasıl alt edeceğiz? | Open Subtitles | حسناً ، بإفتراض ان هذا بيننا فقط كيف سنمسك بهم؟ |
Gölde balık olduğunu farz ediyorum ki var zaten. | Open Subtitles | البحيرة في موجود السمك أن بإفتراض حسناً, |
Burasını merkez olarak farz edersek bu yerlere araba ile gitmek ne kadar sürüyor onu bilmemiz gerekiyor. | Open Subtitles | الان نحتاج لنعرف كم يستغرق الانتقال بالسيارة بين المواقع بإفتراض وجود قاعدة بالعاصمة |
Saldırmak için yıllarca, hatta on yıllarca bekliyorlar Güya. | Open Subtitles | بإفتراض أنهم ينتظرون سنوات للهجوم. ربما عقود. |
Güya altı şirket için çalışıyordum ama bunlar-- | Open Subtitles | عملت بإفتراض .. لستشركات،لكنهملميكونوا . |
Daha önce yaptıkları gibi hızlıca kaçmayı deneyeceklerini varsayıyorum. | Open Subtitles | بإفتراض أنهم سيحاولون أن يقوموا بالهرب كما فعلوا بالماضي |
Ailene olan borçlarımı silmeye niyetli olduğunu varsayıyorum. | Open Subtitles | بإفتراض أنك على إستعداد لنسيان بعض الديون |
Tabii karbon bazlı yaşam biçiminde düşünürsek. | Open Subtitles | بإفتراض أنّه بالطبع، شكل من أشكال الحياة أساسه الكربون |
Diyelim ki biri beni öldürmek istese bu şekilde yapabilirler mi? | Open Subtitles | .. بإفتراض أن أحد ما يريد قتلي هل يمكن أن يفعلوها بهذة الطريقة ؟ |
- ...varsayarak, bence rahat bırakalım. | Open Subtitles | بإفتراض إنهم لن يهجموا الليلة نحن يجب أن ندعها بمفردها |
Çalıntı mal alıp satan birine satsam, ki bir tane bulabildiğimi varsayalım beni kazıklar, değerlerinin çok az bir kısmını alırım. | Open Subtitles | وإن بعتهم إلى مهرب بإفتراض أننى أستطعت الوصول إلى أحدهم سيسرقنى وسأحصل على جزء صغير من قيمتهم |