Fakat benim için sadece paragöz bir sivilsin. | Open Subtitles | لكن باالنسبة لي, أنت مجرد مواطن آخر محب للمال |
Senin için ne kadar önemli olduklarını biliyorum ve dünyanın geri kalanı için de. | Open Subtitles | الأمـر فقط بأنني أعلم كم همـا مهمـان باالنسبة لك وبقيّة العالم. |
Frannie ve evin geri kalanının kızılderili oyunu oynamak için gitmiş olması, kızları etkilemem için büyük bir fırsat. | Open Subtitles | مع فراني وبقيّة من بـ المنزل بعيداً عن لعبة إنديانا، هي الفرصة المثالية باالنسبة لي لإثارة إعجاب الفتيات. |
Yani kendim için doğru olana mı karar vermeliyim? | Open Subtitles | لذا فقط أَحتاجُ لأقرر ما هو الفعل الصحيح باالنسبة لي؟ |
Ve bunun benim için ne kadar önemli olduğunu biliyordun. | Open Subtitles | وأنت عَرفتِ كَم كان هذا مهم باالنسبة ألي |
O aptal konferans benim için önemliydi tamam mı? | Open Subtitles | تلك المحاضرةِ الغبيةِ كَانتْ مهمة باالنسبة لي، حسنـاً؟ |
Ve senin için de öyle olduğunu sanmıştım. | Open Subtitles | وأعتقدت بأنهـا كَانَت مهمَة باالنسبة إليك. |
Bu gün arkadaşlarımın önünde saygınlığımı korudun, benim için sevgi bu. | Open Subtitles | الطريقة التي حافظتي بها اليوم على كرامتي أمام أصدقائي انها حب باالنسبة لي |
Senin için sorun yok tabi | Open Subtitles | أحبّ ذلك بأنّه ليس مهم باالنسبة إليك. |
Siktir, sahiden güzel, birader, ama lanet olsun ki benim için büyük. | Open Subtitles | إنه جميل جداً لكنه كبير جدا باالنسبة لي |
Onun için kötü olmalı. | Open Subtitles | كان هذا فضيعاً باالنسبة لها |