Umuyorum ki bu tür sanat sezgi ve gelecekte onu yapay zekâya nasıl uygulayacağımızla ilgili farklı düşünmemize yardımcı olacaktır. | TED | أملي أن هذا النوع من الفن سيساعدنا أن نفكر باختلاف في حدسنا وكيف نطبق هذا على الذكاء اصطناعي في المستقبل. |
İşin garip tarafı, buraya her gelişimizde manzara farklı geliyor. | Open Subtitles | الشيء المضحك ، أشعر باختلاف ، كل مرة اكون هنا |
Senin hakkında farklı konuşur sonra diğerleri hakkındada sana farklı konuşuyordu. | Open Subtitles | كان يتحدث عنك باختلاف عن الطريقة التي يتحدث بها عن الاخرين |
Buradaki parça bulunduğu yere bağlı olarak çok farklı şekilde okunabilir. | TED | هذه القطعة هنا تقرأ باختلاف شديد اعتماد على مكان وضعها. |
Hepimiz dünyayı akıl gözümüzle görürüz, ama kendimize farklı bakmayı öğretebiliriz. | TED | نرى جميعًا العالم عن طريق خيالنا، ولكن يمكننا أن نُعَلِّم أنفسنا أن نراهُ باختلاف. |
Bunlar hayvanlara uyarlanmak için güçlü evrimsel baskılar koyabilirler, bu da yaşlanma sürecini türler arasında farklı kılar. | TED | هذه يمكنها أن تضع ضغوطًا تطورية قوية على الحيوانات للتكيّف، والذي بدوره يجعل عملية الشيخوخة مختلفة باختلاف الأنواع. |
İnsanların her zaman farklı görüşleri vardır. | TED | فدائما ما تختلف الآراء باختلاف الأشخاص. |
Sistem onları farklı bir şekilde görüyor ve umarım onları toplum içinde gördüğünüzde, siz de değiştiklerini anlarsınız. | TED | والنظام يراهم بطريقة مختلفة. وعندما تقابلوهم في المجتمع أتمنى أن تروهم باختلاف أيضًا. |
Bildiğiniz üzere, oldukça ilginç bir dünyadayız, özellikle de dünyaya farklı bakmaya başladığınızda. | TED | وبالتالي، تعرفون، إنه عالم في غاية التشويق حين تبدؤون في النظر إلى العالم باختلاف طفيف. |
Bu durumlarda farklı davranırsınız. | TED | كما وأنك أنت نفسك تتصرف باختلاف في مثل هذه المواقف. |
Resmimi gazetelerde gördüğünde farklı hissedeceksin. | Open Subtitles | سوف تشعرين باختلاف عندما ترين صورتي في الجريدة. |
Seni daha iyi tanıdıklarında farklı düşüneceklerdir. | Open Subtitles | سوف يشعرون باختلاف حين يعرفونك أفضل من ذلك |
Çok farklı hissesedeceğimi düşünmüştüm ama öyle hissetmiyorum. | Open Subtitles | لقد ظننت بأنني سأشعر باختلاف شديد لكن ذلك لم يحدث |
Hep tekrar yapmayı diledin, farklı bir şekilde...yapmak için. | Open Subtitles | , اردت دائما فعل ذلك ثانية ..لكي تفعلها.. باختلاف |
Hep geri gidip olayları farklı yaşamayı dilemiştin. | Open Subtitles | تمنيت داما ان امكنك العودة وتقعل الاشياء باختلاف |
Hayata daha farklı bir yerden bakıyorum. | Open Subtitles | لقد تغيرت الآن وأنظر للحياة باختلاف شديد. |
Artık farklı, küresel randevu servisi gibi. | Open Subtitles | ولكن باختلاف قليل الآن إنها أكثر شبها بخدمة المواعدة الدولية |
Her hasta bunu farklı şekilde gösterir. Irkına göre... | Open Subtitles | كل مريض يتعامل معه باختلاف يعتمد على عرقه |
Bazen kendimi önceki günden farklı hissediyorum. | Open Subtitles | بعض الأيام أشعر باختلاف عن اليوم الذي قبله |
farklı bişey hissettin mi ? | Open Subtitles | هل شعرت باى اختلاف؟ لا , لم اشعر باختلاف |