Bu konseyin kıdemli bir üyesiyim ve ben bundan haberdar değilim. | Open Subtitles | أنا عضو بارز في هذا المجلس ولم أكن على علم بذلك. |
Kral Konseyi'nin kıdemli bir üyesiydi. | Open Subtitles | لقد كان عضو بارز في مجلس الملك. |
Washington Herald, kıdemli bir Beyaz Saray kaynağının bu sözünü yayımladı. | Open Subtitles | وفقاً لما ذكره مصدر بارز في البيت الأبيض كما نقلت الـ(واشنطن هيرالد) |
Oğlunuz kaçırılmadan önce göze çarpan bir şey var mıydı? | Open Subtitles | هل كان ثمة أمر بارز في اللحظات السابقة لخطف ابنك؟ |
Buradaki Lübnan cemiyetinde göze çarpan bir iş adamı. | Open Subtitles | رجل أعمال بارز في المجتمع اللبناني هنا. |
Mahallenin göze çarpan insanlarındandım. | Open Subtitles | أنا عنصر بارز في الحي |