Ve biri mavi biri sarı olmak üzere, sağlı sollu açılarla yerleşmiş iki adet lif katmanı görebilirsiniz. | TED | وبإمكانكم رؤية طبقتين من الالياف, احداهما بالأزرق والأخرى بالأصفر, منتظمة بزاوية في اتجاه اليمين واليسار. |
Siyah boyalı eller babanın, mavi ve kırmızı eller ise oğullarının. | TED | اليدان المصبوغتان بالأسود هي الأب، بينما الأيدي المصبوغة بالأزرق و الأحمر هي الأبناء. |
Esasında, yukarıda, ameliyat öncesini göreceksiniz mavi bölgeler ağırlıklı olarak normalden daha az glikoz kullanan yan kafa kemiği ve şakak lobu bölgeleridir. | TED | و بالفعل، في الأعلى، سترون قبل العملية المناطق بالأزرق هي المناطق التي تستخدم كمية جلوكوز أقل من الطبيعي أغلبها الفصوص الجدارية و الصدغية |
Bu odayı maviye boyamak ister misiniz? Holdeki gibi? | Open Subtitles | أتريد طلاء هذه الغرفة بالأزرق مثل الممر؟ |
Kırmızıya boyadığın pengueni maviye dönüştürürken. | Open Subtitles | ألون البطريق بالأحمر , وأنا تلونتُ بالأزرق |
mavi tişörtlü adamın sahte eli benimsediği aşikar. | TED | من الواضح أن الشاب بالأزرق قد تعرف على اليد الزائفة. |
mavi renkli görülen yerler ise yerdeki çekilmiş görselleri de eklediğimiz alanları gösteriyor. | TED | كل ما هو مغطى بالأزرق هو أحد المناطق التي قمنا بأخذ صور لها على أرض الواقع أيضا. |
Ve gördüğünüz şekilde, bir polis şefi şapkası gibi görünüyor, ama aslında bu bir saldırı, mavi renkli olan. | TED | ويمكنكم أن تروا أن هذا ، يشبه قليلا قبعة قائد ، ولكن في الواقع أن هذا اعتداء ، تلك التي بالأزرق |
Yalnızca mavi damarlı etlerini kuşakla sarıp kapattın sen, kızım. | Open Subtitles | قومى فقط بكساء خاصرتك المعرقة بالأزرق أيتها الفتاة |
- Bugünlerde herkeste mavi saç var. | Open Subtitles | انظـر كم من النـاس يطـلون شـعرهم بالأزرق هـذه الأيـام. |
- Hiç mavi istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد أن يُطلى أي شيئ بالأزرق ، مفهوم؟ |
Umarım eski bir şeydir çünkü çoktan yeni, ödünç alınmış ve mavi bir şeyimiz var. | Open Subtitles | آمل بأن يكون شيئاً قديماً، فأنا أملك قطعاً جديدة، ولقد استعرت أكواباً مغطاة بالأزرق |
Tüm porselenlerimde mavi söğüt ağacı deseni vardı. Çok güzeldiler, övünmek gibi olmasın kurabiyelerim de lezzetliydi. | Open Subtitles | جميع الخزفيات كانت منقوشه بالأزرق والكعك كان رائع للغايه |
Özel dersler mavi ve ev işleri kırmızı. | Open Subtitles | الدروس الخصوصية بالأزرق الوظائف الدراسية حمراء |
Biri, tam patikanın ortasında güneş banyosu yapıyordu kadife gibiydi, kahverengi, sarı ve mavi kenarlı. | Open Subtitles | وهنالك واحدة كانت تأخذ حماما شمسيا لقد كانت مخططة بالأزرق والأصفر |
- Hayır. Oğlumun saçını maviye boyayan da odur kesin. Oğlum yapmaz öyle şey. | Open Subtitles | ربما هي من صبغت شعره بالأزرق فهم لم يكن ليفعل ذلك |
Morga gittiğimde o olduğunu anlamadım. Başka biri olduğunu sandım. Çünkü oğlumuz asla saçını maviye boyamazdı. | Open Subtitles | عندما ذهبت الى المشرحة لم اعرفه وظننت انهم أخطاؤا فابننا لم يكن ليصبغ شعره بالأزرق أبدا |
Beş yıldır ilk defa kendimi maviye boyadım. Affedersiniz. | Open Subtitles | لقد قمت بصبغ نفسي بالأزرق لأول مرة منذ خمس سنوات |
O zaman ıstakozlarını maviye boyamalısın. | Open Subtitles | نعم، ومن ثم يمكنك تلوين سرطان البحر بالأزرق |
Mavide, MSCI World'ü görüyoruz. | TED | بالأزرق نرى MSCI World. |
Mekanik havalandırma sistemi olanlara baktık, buradan gelen veri maviyle gösteriliyor. | TED | نظرنا إلى غرف بتهوية ميكانيكية، والتي هي نقاط البينات بالأزرق. |
Açık maviyi sevmez misin? | Open Subtitles | ألستَ معجبًا بالأزرق السمائيّ؟ |