Pekala, proje açısından düşündüğümüzde yerel bir efsane işimize yarar. | Open Subtitles | حسناً , عندما نظر لها منوجهةالمشروع.. يمكن أن يتعلق البحث بالأسطورة المحلية |
Dangalaklara iki işte de efsane olduğumu gösterme vakti. | Open Subtitles | حان الوقتَ لنظهرّ لهؤلاء الحمقى لما تم إختياري بالأسطورة في مباراتين متتاليتين. |
Ortalıkta dolaşan en eski efsane olan aşkı yemeyecek kadar akıllıyız. | Open Subtitles | نحن أذكيـاء بشكل كافً ... ليس لشراء فيمـا يُسمّى بالأسطورة القديمة... الحبّ |
Evet, mitolojik dev güreş karakteri. | Open Subtitles | طبعاً, كان مصارع عملاق بالأسطورة الإغريقية |
Benzer bir hikâye eski efsanelerde de anlatılır. | Open Subtitles | نفس الحكاية تم توقعها* *بالأسطورة الغابرة |
LAPD onlara efsane diyordu. LAPD yanılıyor. | Open Subtitles | تدعوهم شرطة " لوس أنجليس " بالأسطورة الحضارية |
Önemli olan tek şey, efsane. | Open Subtitles | الأمر له علاقة بالأسطورة |
Irkınızın artık efsane olduğu söyleniyordu. | Open Subtitles | قيل أن سباقك مره بالأسطورة |
Irkınızın artık efsane olduğu söyleniyordu. | Open Subtitles | قيل أن سباقك مره بالأسطورة |
efsane denir buna. | Open Subtitles | يسمونه بالأسطورة |
efsane deriz ona. - Ben Park Moo Taek. | Open Subtitles | نُسميه بالأسطورة فحسبْ. |
Önemli olan tek şey, efsane. | Open Subtitles | الأمر له علاقة بالأسطورة |
Thalia'nın ağacını kurtarmaya kudreti olan tek şeyin... ve tabi ki evimizin... mitolojik Altın Örtü olduğuna kanaat getirdim. | Open Subtitles | قررت أنّ الشيء الوحيد القادر على إنقاذ شجرة (تاليا)... وإنقاذ ديارنا، هو الفروة الذهبيّة المذكورة بالأسطورة. |
Soyun efsanelerde anlatılır. | Open Subtitles | قيل أن سباقك مره بالأسطورة |