dikenli tellerle çevrili bir kampta mahkum olmak benim normalim olmuştu. | TED | كوني في سجن، معسكر اعتقال محاط بالأسلاك الشائكة، أصبح يمثل طبيعتي. |
- İşte Suriye sınırı. dikenli tellerle, mayınlarla donanmış Suriye sınırı. | Open Subtitles | تلك الحدود السورية مملوئة بالأسلاك الشائكة، و الألغام |
kablo sorunu gibi gözüküyor. | Open Subtitles | يبدو أن المشكلة بالأسلاك |
Bunu, güvenlik sisteminin kabloları arasında bulduk. | Open Subtitles | وجدنا هذه مُرتبطة بالأسلاك على النظام الأمني. |
Simon'un evindeki tüm pencere ve kapılarda tuzak telleri mevcut. | Open Subtitles | جميع النوافذ و الأبواب, فى مقطورة "سيمون" موصولة بالأسلاك. |
- Çünkü burası her tarafı dikenli tel ve "girilmez" levhaları ile çevrili 10.000 dönümlük terk edilmiş bir arazi. | Open Subtitles | لأنها 300 فدان مربع من الأرض مهجورة محاطة بالأسلاك الشائكة وعلامات عدم الإقتراب |
Toprak dikenli tellerle çevrilmiş, gökyüzü kızıl patlamalarla parlıyor. | Open Subtitles | إن الحقل منثور بالأسلاك الشائكة تتوهج السماء حمراء بالإنفجارات |
Siz ikiniz, o kasayı tellerle bağlamanızı istiyorum. | Open Subtitles | أنتما الإثنان، أريدكما أن توصلا تلك الخزنة بالأسلاك. |
Kent meydanları sığınaklarla, yollarsa tellerle kaplı. | Open Subtitles | ساحات المدينة تصطف بالخنادق و الشوارع بالأسلاك الشائكة |
ABD üs alanı dikenli tellerle çevrildi. | Open Subtitles | والقاعدة الأمريكية مطوقة بالأسلاك الشائكة |
İskelenin altına kablo çektim ve anahtar yerleştirdim. | Open Subtitles | -مفتاح محاط بالأسلاك تحت المرفأ |
Biz de biraz kablo bulmaya çalışırız. | Open Subtitles | ونحنُ سنهتم بالأسلاك |
Arkadaşlarımdan birini dikenli tel ile bağlanmış halde gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيت جثة أحد رجالنا وقد قيدوها بالأسلاك الشائكه |
Ancak tek bir pist ve onu çevreleyen dikenli tel ile muzaffer olmaktan çok kuşatılmış gibi duruyordu. | Open Subtitles | المطار لكنه طريق واحد و محاط بالأسلاك الشّائكة يبدون محاصرين أكثر من أنهم منتصرين |
Siz kabloları takacaksınız, ben de bunu mu sokup çıkaracağım. | Open Subtitles | توصلني بالأسلاك وثم أقوم بالإستمناء بهذا؟ |
Her zaman kabloları olan adamı seçerler. | Open Subtitles | دائماً يختارون الشخص المعلق بالأسلاك |
Aslında, bu teknoloji o kadar gelişti ki. Bu yaratık bir güve. Bu pupa evresinde olan bir güve. kabloları bu evrede yerleştiriyorlar ve bilgisayara bağlıyorlar. Böylece güve tam olarak geliştiğinde kablolar halihazırda yerleşmiş oluyor. | TED | وفي الواقع، هذه التكنولوجيا قد تم تطويرها إلى درجة أن هذا المخلوق -- هذه عثة. هذه عثة في مرحلة العذرية، ذلك حين يضعون الأسلاك فيها ثم يضعون تكنولوجيا الكمبيوتر. بحيث أنه حين تخرج العثة كعثة، تكون موصولة بالأسلاك مسبقا. |
Sonra telleri getirdiler. | Open Subtitles | ثم أتوا بالأسلاك |
- Çünkü burası her tarafı dikenli tel ve "girilmez" levhaları ile çevrili 10.000 dönümlük terk edilmiş bir arazi. | Open Subtitles | لأنها 300 فدان مربع من الأرض مهجورة محاطة بالأسلاك الشائكة وعلامات عدم الإقتراب |