İnsanların bileklerinde kelepçe varken biraz daha fazla konuşkan olduklarını fark ettim. | Open Subtitles | يميل الناس إلى أن يكونوا كثيري الكلام قليلاً بالأصفاد على أرساغهم، لاحظت. |
İsmini bulduğumda bu gazetenin manşetine senin kelepçeli fotoğrafını koyacağım. | Open Subtitles | سأضعُ صورةً لكَ مُقيّد بالأصفاد في الصفحة الرئيسيّة لهذه الجريدة. |
elleri ve ayakları plastik kelepçelerle bağlanmış. | Open Subtitles | يداها وقدمها كانتا مقيدتان بالأصفاد المرنة |
...ama kelepçeler üzerinde çok deneyimi olduğundan emin değilim. | Open Subtitles | انة حداد عزيز، فقط لست متأكد كم تجربة هو كان عنده بالأصفاد. |
O adamları kelepçeyle bağlayıp evin dışına sürükleyeceğimi ve kayıt tutacağımı mı sanıyorsun? | Open Subtitles | أتعتقد بأني سأرمي بالأصفاد , على هؤلاء الصبية وآخذهم للحجز , وأقوم بستجيل المحضر ؟ |
Ve... Jane ve ben kelepçeleri anı olarak saklamak istiyoruz. | Open Subtitles | لكننا نرغب أنا جين فى أن نحتفظ بالأصفاد كتذكار |
- Fakat adamı tutuklayana kadar ödeme yapmam. | Open Subtitles | ولكن لن أدفع حتى يُوضع الرجل بالأصفاد |
Umarım seninle bir bağlantısını bulmazlar. Sana kelepçe takmak çok yazık olur. | Open Subtitles | آمل ألا يتمكّنوا من تعقبها إليكِ، سيكون مُؤسفًا لو اضطررتُ لتقييدكِ بالأصفاد. |
- Cehennemde. Dinle, Sandy. Kliniğe gidip Alex Joseph'e kelepçe takacak bir memur lazım. | Open Subtitles | أنا بحاجة لوكيل في العيادة ليقيد اليكس جوزيف بالأصفاد |
Sence de mahkûm elbiseli, ellerinde kelepçe olan bir adam her şeyi kabak gibi belli etmiyor mu? | Open Subtitles | ألا تعتقد أنّ رجلاً بملابس السجن ويداه مغلولتان بالأصفاد شيئ واضح؟ |
Konuştuğum kadınların bir çoğu kelepçeli oluyor. | Open Subtitles | معظم النساء اللاتى أتحدث معهن يكونوا مقيدين بالأصفاد |
İkinci sezonun sonunda seni kelepçeli olarak gördük ve hiç iyi gözükmüyordun. | Open Subtitles | بنهاية الموسم الثاني نراك مقيد بالأصفاد و لا تبدو بخير |
Tek gördüğüm kelepçeli adamın yaralı adamın hayatını kurtarışıydı. | Open Subtitles | الشيئ الوحيد الذي رأيته هو الشخص المكبل بالأصفاد ينقذ حياة الشاب الجريح |
O zaman ellerimde kelepçelerle buradan gitmem an meselesi. | Open Subtitles | إذاً هي مسألة وقت قبل أن أخرج من هنا مكبلاً بالأصفاد |
Sokakta kelepçelerle yürümeyeceğim. | Open Subtitles | سأسير في الشارع وأنا مقيّد بالأصفاد |
Times Business'ın kapağına bileğimde kelepçelerle çıktığımda yine tek başımaydım. | Open Subtitles | تصدّرتُ صفحات "تايم بزنز" مكبلاً بالأصفاد, أنا هناك لوحدي |
Maggie Schilling'in bu kelepçeler ve diğer eşyalar ile ilgili cinsel aktivitede kendi rızası ile yer almadığına dair kanıt var mı? | Open Subtitles | هل يوجد دليل على أن ماغي شيللنغ لم تشارك طواعية بأي نشاظ جنسي تتعلق بالأصفاد و التي هي ممتلكات الزوجة؟ |
Hey, Emma! Onu alıp götürdüler, kelepçeler falan! | Open Subtitles | ايما, لقد اخذوه بعيدا مُكبّلا بالأصفاد |
elleri kelepçeli bir fahişenin üstünde ölü ve çıplak bir şekilde yatarken saygınlığını kaybetti bence. | Open Subtitles | احتراماً في أمريكا. لقد كان عارياً وميتاً فوق عاهرة مكبلة بالأصفاد. أظنه خسر هذا اللقب ليف. |
Heathrowdan kelepçeyle çıkmak kadar kötü değil. | Open Subtitles | ليس بأسوأ من مظهري وهم يجرّونني بالأصفاد من مطار (هيثرو). |
kelepçeleri makineye sokamadıkları için adamı masaya bağlamışlar. | Open Subtitles | لم يستطع إدخاله بالأصفاد في الجهاز لذا فقد قيّده بالطاولة |
- Fakat adamı tutuklayana kadar ödeme yapmam. | Open Subtitles | ولكن لن أدفع حتى يُوضع الرجل بالأصفاد |