Ve karşımıza yılan dolu bir engel çıktı. Nereye götürüyor bizi? | Open Subtitles | ونحن نمر بحاجز ملئ بالأفاعي أين يأخذنا؟ |
Ayrıca çok tehlikeli ve yılan dolu. | Open Subtitles | بجانب أن الأمر خطير جدا ومليء بالأفاعي. |
Lanet yılanlarla falan işim olmaz. | Open Subtitles | اخي انا لا اعبث بالأفاعي اللعينة وماذا عن القنابل الحارقة؟ |
Eminim saçları pis ve her tarafı yılanlarla, farelerle doludur. | Open Subtitles | أراهن إن شعرها مريع ومملوء بالأفاعي والجرذان |
Ayıptır söylemesi, ben yılandan çok iyi anlarım. | Open Subtitles | إن جاز لي قول هذا عن نفسي، فأنا خبير بالأفاعي. |
Ruby bir çuval dolusu çıngıraklı yılandan daha beter... ve O'nda ne bulduğunu hiç mi hiç bilemiyorum. | Open Subtitles | روبي اكثر لؤما من كيس ملء بالأفاعي وما الذي يعجبك فيها هذا ما لن استوعبه مطلقا ابدا ! |
yılanlar çocukları büyülüyor. Çünkü onlarda, yılanlardan korkma, onlardan nefret etme, tiksinme veya onları küçümseme gibi katı duygular yok. | TED | وقد كانوا مندهشين بالأفاعي حيث انهم لم يحصلوا علي هذا الشي الصلب الذي توصلوا اليه سواء كانوا خائفين او مشمئزين |
Freud'un yılanlar hakkında dediğini biliyorsun değil mi anne? | Open Subtitles | "هل تعلمين ما رأي "فرويد .. بشأن هوسكِ بالأفاعي يا أمي |
Evet, çok sempatiksin. Benim hatam seni orada yılanlarla baş başa bırakmamak oldu! | Open Subtitles | نعم، أتعاطف.الخطأ الذي جعلت ما كان تركك بالأفاعي! |
Bu çukuru yılanlarla, farelerle ya da neden korktuğumu... | Open Subtitles | إملء الحفرة... بالأفاعي أو الفئران أو أي شيء يخطر ببالك |
Prue, burası yılanlarla dolu. | Open Subtitles | برو، إنّ المكان مليء بالأفاعي |
Lanet bataklık yılanlarla dolu. | Open Subtitles | هذا المستنقع ملئ بالأفاعي |
yılanlar olabilir, başka bir yer bulup orada konuşalım. | Open Subtitles | المكان مليء بالأفاعي ! لنذهب لمكان آخر ونواصل الحديث |
Aptal, harap, her tarafını yılanlar sarmış eski bir bina! | Open Subtitles | إنه مبنى خردة بغيض قديم موبوء بالأفاعي |