ritmi hissedin. Ayağa kalkın. | Open Subtitles | استشعر بالإيقاع استشعر بالقافية |
Bunu hissetmenin yolu budur. ritmi hisset. | Open Subtitles | هذه الطريقه ممتازه لتشعري بالإيقاع |
Şu anda Lexy, babana bir tuzak kuruyor. | Open Subtitles | في هذه اللحظة، ليكسي تقوم بالإيقاع بأبيك |
Tutuklandıktan sonra baban bana çalıştığımız departmanın yolsuz polislerle dolu olduğunu ve ona tuzak kurduklarını söyledi. | Open Subtitles | بعد ان تم اعتقاله والدك اخبرني ان قسمنا مليئ بالشرطة المخادعين ولقد قاموا بالإيقاع به |
Evet, ama sanırım dakiklik ritim'de biraz farklı. | Open Subtitles | لم أتأخر أبداً بلى ، ولكن أعتقد أنّ الدقة في المواعيد لاعلاقة لها بالإيقاع |
Tamam. Hadi ama. Tempoyu hisset. | Open Subtitles | حسناً، هيا، اشعر بالإيقاع. |
Bütün olay ritimde. | Open Subtitles | الأمر متعلق بالإيقاع |
Sadece piyano ile başlamak yerine bu ağır Hint ritmini koyduk. | Open Subtitles | بدلاً من بدء الأغنية بالبيانو، نبدأ بالإيقاع الهندي الثقيل، إيقاع شديد |
Zaman ritmi kaçırmaz Sol, sağ, adımlarınla tempola | Open Subtitles | *الحياة تخطئ بالإيقاع* *الحياة تنسحب من تحت قدميك* |
Şimdi ritmi bozdunuz. | Open Subtitles | الآن إنتهيت من العبث بالإيقاع |
ritmi hissetmeye çalış. | Open Subtitles | حاولى الإحساس بالإيقاع |
ritmi hissedin. | Open Subtitles | الآن, اشعروا بالإيقاع. |
- Aktris misin? Sana tuzak kurmayı istemedim. Kurmamı söylediler. | Open Subtitles | لم أرغب بالإيقاع بك لقد أخبروني بفعل هذا |
Hepimize tuzak kurmadığını nereden biliyoruz ki? | Open Subtitles | كيف لنا أن نعلم أنها لا تقوم بالإيقاع بنا تعلمون ؟ |
Saf dışı kalman için sana tuzak kurdu. | Open Subtitles | لذا قام بالإيقاع بكِ, لكي يتخلص منكِ |
Üniversitedeki ilk profesörü, ritim duygusunu alkışlamıştı. | Open Subtitles | أول بروفيسور لها في الجامعة صفق لإحساسها بالإيقاع |
Ama konu ritim ve şarkı sözü olduğunda Biggie en iyisi. | Open Subtitles | أوافقك الرأي لكن في ما يتعلق بالإيقاع و الكلمات (بيغي) هو الأفضل |
Olay ritimde. | Open Subtitles | كل شيء مرتبط بالإيقاع |
# Bu gecenin ritmini hissedebiliyor musun? | Open Subtitles | أيمكنك أن تشعر بالإيقاع الليلة |
Charlie, bütün kadınlar, sahnede ritme ayak uydurabilen bir adamın yatakta ya da karavanda veya "Burning Man" festivali ilk yardım istasyonunda da ayak uydurabileceğini bilir. | Open Subtitles | تشارلي، جميع النساء يعلمن أن الرجل القادر على الاحتفاظ بالإيقاع على المسرح يستطيع الاحتفاظ بالإيقاع على السرير، أو في عربة أو في مركز الإسعافات الأولية في مهرجان الرجل المحترق |
Belki de ikinizden biri beni tuzağa düşürmek için yaptı! | Open Subtitles | ربما, ان احداً منكما فعل هذا, لكي يقوم بالإيقاع بي |
Biri başımıza çorap örüyor ve kim olduğunu bilmek istiyorum. | Open Subtitles | احدهم قام بالإيقاع بنا ، وأريد أن اعرف من هو ؟ |