Aslına bakarsanız, birçok hacker bu cezbedici şeylere karşı koyamaz, bu yüzden de öyle ya da böyle her yıl ortadan kaybolan milyar dolarlara, dolandırıcılığa kötü amaçlı yazılımlara ve kimlik hırsızlığına yol açarlar ve bu büyük bir sorundur. | TED | الواقع، أن الكثير من المخترقين لن يقاوموا تلك المغريات، وبالتالي هم يتسببون بطريقة أو بأخرى في خسارة مليارات الدولارات سنويا بالاحتيال أو البرمجيات الضارة أو انتحال الشخصية والتي تشكل معضلة حقيقية. |
Dolandırıcılık ve dolandırıcılığa teşebbüsle yargılanıyorsunuz. | Open Subtitles | أنت متهم بالاحتيال والشروع فى الاحتيال |
12 yıl önce ailesiyle birlikte Prag'dayken dolandırıcılığa başladığını düşünüyoruz. | Open Subtitles | نعتقد أنه بدأ بالاحتيال أثناء إقامته مع عائلته في (براغ) قبل 12 عامًا |
Eğer burada bırakırsak, heykelin gerçekten ağlamadığını öğrenecekler ve Rahip Paul'u dolandırıcılıkla suçlayacak. | Open Subtitles | اذا تركناه هنا سيكتشفون بأن التمثال لم يبك حقا ويلومون الاب بول بالاحتيال |
- Ne? ! Bu dolandırıcılıkla bir ilgin olmadığını biliyor. | Open Subtitles | انها تعلم أن لا علاقة لك بالاحتيال |
Kuruluşun başkanı sahtekarlıkla suçlandı, yatırımcılar para kaybetmeye başladı. | Open Subtitles | احسبها أنت الرئيس التنفيذي لشركة يتهم بالاحتيال |
Bunun dolandırıcılıkla alakası yok. | Open Subtitles | هذا ليس له علاقة بالاحتيال |
Kuruluşun başkanı sahtekarlıkla suçlandı, yatırımcılar para kaybetmeye başladı. | Open Subtitles | احسبها أنت الرئيس التنفيذي لشركة يتهم بالاحتيال |
Şirketin CEOları sahtekarlıkla suçlanırlarsa, yatırımcılar para kaybetmeye başlar. | Open Subtitles | الرئيس التنفيذي لشركة يتهم بالاحتيال و يخسر المستثمرون أموالاً |
Başkasından duymayın ama Avustralya'da sahtekarlıkla suçlanıyorum. | Open Subtitles | أنا متهم بالاحتيال في استراليا |