Arazide yürüdüğünüz zaman, ayakizinizin peşinden giderek bıraktığınız kalıntıları yakalamaya çalışır. | TED | عندما تمشي عبر المسطحات فإنها تقفر بعد خظواتك محاولة التعلق بالبقايا |
Kafama takılan soru şu kadın suçluysa neden kalıntıları eve yakın tutuyor? | Open Subtitles | إن كانت الأرملة هي المذنبة لمَ تحتفظ إذاً بالبقايا قريباً من المنزل؟ |
Eğer düğünüm yerine kalıntıları düşünmek zorunda olursam, çok mutsuz olurum. | Open Subtitles | إذا كان عليّ أن أفكّر بالبقايا بدلا من حفل زفافي، فسأكون غير سعيدة. |
Daha yeni kalıntılarla başlayalım biz. | Open Subtitles | . أه ، كانت ترتدي أحذية حمراء . علينا البدء بالبقايا الاكثر حداثة |
Angela, kalıntılarla her an gelebilirler. | Open Subtitles | مرحبا يا (أنجيلا)، سيعودون بالبقايا في أيّ لحظة. |
Yani hava filtresi insan kalıntılarıyla dolu demektir. | Open Subtitles | أي أن لدينا مرشّحًا هوائيًّا مليئًا بالبقايا الآدميّة اللعينة. |
Wendigo'nun insan kalıntılarıyla dolu cinayetleri ve yamyamsal eylemlerini gerçekleştirdiği mağarasına denk geldim. | Open Subtitles | "لقد وصلت إلى كهف الـ(وينديجو)، "الذي كان ممتلئاً بالبقايا الآدمية، لكونه مسرحاً... "لعدة جرائم قتل، وطقوس لأكل لحوم البشر." |
Birisi bu kalıntıları paketlerken, bayağı özen göstermiş. | Open Subtitles | أحدهم إعتنى كثيراً بالبقايا أثناء حزمها. هنالك رسالة. |
İşe yarayacağını bilmediğin bir tekniği kullanarak kalıntıları tehlikeye mi attın? | Open Subtitles | خاطرتِ بالبقايا بإستعمال تقنية لم تكوني متأكدة أنّها ستفلح؟ |
Bu kalıntıları neden geride bıraktığını anlamak çok zor. | Open Subtitles | من الصعب معرفة ماذا سنفعله بالبقايا التي تركوها خلفهم |
Bu, kalıntıları tehlikeye atabilir. | Open Subtitles | كلاّ, يمكن أن يضر بالبقايا |