Tabuta girene kadar, oturup sigara mi icecegim? | Open Subtitles | فقط أجلس... وادخّن ... وأنس الامر حتى أصبح بالتابوت ميّتة؟ |
Kocan bir Tabutta. | Open Subtitles | زوجكِ ممدّد بالتابوت. |
Sanki, içlerinden biri ölünce diğeri tabutla bench press (sporda halter kaldırmak) yapmak istiyor. | Open Subtitles | أراد الآخر أن يمارس التمرينات بالتابوت. |
Sanki, içlerinden biri ölünce diğeri tabutla bench press yapmak istiyor. | Open Subtitles | أراد الآخر أن يمارس التمرينات بالتابوت. |
Tetiği çekerse Tabutu kapatır ve onu bir daha göremeyiz. | Open Subtitles | ان اطلق الرصاصة ، سيغلقون عليه بالتابوت لقد ودع |
Tabutun içinde Felaketler Tanrıçası var. | Open Subtitles | إن تلك الموجودة بالتابوت هي إلهة التدمير |
Eğer yapmasaydım, onu dışarıya tabutla taşırdın. | Open Subtitles | لو لم أفعلها, لحملناها بالتابوت |
tabutla birlikte süzüldüm, yumuşak ve kirli bir ana şeritte yüzdüm. | Open Subtitles | "طفى بالتابوت, "لقد طفوت على البحر. |
Ailesi dahi görmedi. Tabutu mühürlü. | Open Subtitles | حتى عائلته لم تره لقد تم الابحار بالتابوت |
Buna göre, ortalama bir insan cenazeye gittiği zaman, konuşmayı yapmak yerine, Tabutun içinde olması onun için daha iyi. | Open Subtitles | ذلك يعني أنه بالنسبة للإنسان العادي، إن كان عليك أن تكون في جنازة... فأنت تفضّل أن تكون بالتابوت... على أن تلقي التأبين |