Birileri masum insanlar üzerinde deneyler yaparak yapılamayacak şeyler yapmalarını sağlıyor. | Open Subtitles | أحدهم يقوم بالتجارب على الابرياء يجعلهم يقومون بأمرو لايجي عليهم فعلها |
Bunu bodruma koyduk ve yemek hakkında gerçekten ciddileştik, ciddi deneyler falan yaptık. | TED | فوضعنا هذا في القبو وأخذنا نأخذ الامر بجدية فيما يخص القيام بالتجارب |
Burada makinem var, üzerinde farklı deneyler yapabilirim. | TED | و هنا لدي آلتي ، يمكنني القيام بالتجارب المختلفة على هذه الآلة. |
Formatın bir parçası olan deney, bu ortamın sağladığı bir durum. | TED | وهذا شيء تسمح به هذه الوسيلة القيام بالتجارب كان جزء من الأسلوب نفسه |
Şimdi, ben bir deney yapacağım. Normalde, deney yapmam. | TED | الآن، سأحاول أن أجري تجربة. في العادة أنا لا أقوم بالتجارب. |
Buna gruplandırma deneyleri deniyor. Biz ABD'de burada buna takip diyoruz. | TED | وتسمى هذه بالتجارب الانسيابية. كما نسميهن بالتتبع هنا في الولايات المتدة |
"..."kanun dışı genetik deneylerle dolmuş olması. | Open Subtitles | تلك الأرض الان تمتلئ بالتجارب الوراثية الغير شرعية. |
Halkım üzerinde deneyler yapıyor, bizi dönüştürüyor. | Open Subtitles | إنها تقوم بالتجارب على قومي، تقوم بتحويلنا |
Babanın mirasını hayvanlar üzerinde aşağılık deneyler yapan bir test alanı haline getirmek. | Open Subtitles | يستخدم ميراث والدك ليقوم بالتجارب للتجارب الحقيرة على الحيوانات |
Eğer bu işi batırmazsak bir daha asla tıbbi deneyler yapmamız gerekmeyecek. | Open Subtitles | إذا لم نفسد هذا الأمر , لن نظر للقيام بالتجارب |
Apar topar yapılmış tıbbi deneyler, parayla susturulmuş kurbanlar, ağzını açan herkese açılan davalara ne dersin? | Open Subtitles | ما رأيكم بالتجارب الطبية المتسرعة ضحايا مُصمتين من أجل المال دعاوى قضائية ضد كل من يتحدث؟ |
Bana yapılan deneyler veya cinayeti ile ilgili bir şey yok. Peki neden o adam onu izliyordu? | Open Subtitles | ليه له أيّ علاقة بالتجارب التي أجروها عليّ أو بمقتلها |
Klinik deneyler ve dünyada yapılan gerçek testlerden gelen şeyler. | Open Subtitles | المعلومات المتعلقة بالتجارب السريرية والتجارب الآدمية |
deney yaparken, tıpkı sahenede yapmak gibi her zaman size sağlanmış, doğrular üzerinden hareket edersiniz. | TED | لكنك دائما تشتغل انطلاقا من الحقائق التي وفرتها لنفسك بالقيام بالتجارب: الأمور التي قد تقوم بها على الخشبة. |
Kardeşin üzerinde deney yapman doğru mu bilemiyorum. | Open Subtitles | لا أعرف إن صح عليك القيام بالتجارب على أخاك |
İnsanlar üzerinde deney yapamazsınız! Bu delilik, insanlık dışı! | Open Subtitles | لا يمكنكَ أن تقوم بالتجارب على البشر هكذا, إنه أمر غير إنساني |
Onlar üzerinde tedavi deneyleri yapıyorlar ve sen haklıymışsın. | Open Subtitles | انهم يقومون بالتجارب على ذلك العقار لقد كنت مصيبًا |
Altı yıl kadar önce hasta çocuklar üzerinde yaptığımız kliniksel deneyleri hatırlıyor musunuz? | Open Subtitles | هل تذكر ما يسمي بالتجارب السريرية التي أجريتها على الأطفال المرضي من ست سنوات مضت ؟ |
- Bu deneyleri başka birisini durdurmak için yaptığından bahsetti. | Open Subtitles | في التحدث عن شخص آخر والتي ادَّعت بأنها كانت تقوم بالتجارب لتوقفه |
Her ne kadar akıllara durgunluk veren bir düşünce gibi görünse de bu durum deneylerle kanıtlanmıştır. | Open Subtitles | و بينما يبدو الأمر محيراً فقد تم اثباته بالفعل بالتجارب |
Eğer bu ölümler test için değilse, başka bir amaca yönelikse. | Open Subtitles | لكن ، إن كان لهذا سببٌ آخر غير أن يقوم بالتجارب |
Uzakölçüm parametrelerini genişletin ve testleri yeniden yapın. | Open Subtitles | زد في قوّة القياسات، وقم بالتجارب مجدداً |