"بالتجسس" - Translation from Arabic to Turkish

• casusluk
• Casuslukla
• gizlice
• gözetleyerek
• yapan
• casus
• casusluklarıyla

Devereaux Berlin'deyken, Natalia'yı bizim için casusluk yapması için işe almıştı.
عندما كان ديفرو في برلين، قام بتجنيد ناتاليا وأقنعها بالتجسس لصالحنا

Görevi Rusya'ya casusluk yaptığından şüphelenilen CIA ajanlarını araştırmaktı.
وانه حقق مع عملاء المخابرات المركزية المشتبه فى قيامهم بالتجسس لصالح روسيا.

Bu olaylar Al-Zacar'ı bu hale getirmiş olmalı. Olaydan iki ay sonra, Kamistan adına Amerika'da casusluk faaliyetine başlamış.
لقد بدأ بالتجسس على الولايات المتحدة لصالح الجمهورية الإسلامية بعد شهرين من ذلك

Yabancı bir diplomat Casuslukla suçlandığında yapabileceğimiz tek şey ülkeden ayrılmasını istemek.
عندما يُتهم دبلوماسي أجنبي بالتجسس كل ما يمكننا فعله هو أن نطلب من الرحيل من البلد

Bu onun alanı ve Neal'ı asla Casuslukla yargılamayacaklarını söyledi.
هذا مجالها، وقالت أنهم لن يقاضوه أبدًا بالتجسس.

Onları gizlice izleyerek değil ama.
إلا إذا اكتشفت الشركة ذلك بالتجسس عليهما

Zamanını teleskopla insanları gözetleyerek geçiriyor.
انه يمضي وقته بالتجسس على الناس من خلال منظاره

Eğer sizi işe alırsak, diğer şirketlerl izleyen bir casus olacak..
إذا إخترناك لتكون عميلاً .."لشركة "ديجيكورب فستقوم بالتجسس على ..الشركات الأخرى

De Smet endüstriyel casusluklarıyla tanınır.
(دي سميث) معروف أيضاً بالتجسس الصناعي

Civarlarda casusluk yapmasam iyi olur.
يجب علي التأكد من عدم القيام بالتجسس بالجوار.

Yabancı bir istihbarat servisi için casusluk yapmayı hiç düşündün mü?
هل فكرت يوماً بالتجسس لخدمة إستخبارات أجنبية؟

- Pakistan İstihbaratı adına casusluk yapmakla suçladı beni.
اتهمتني بالتجسس لصالح الاستخبارات الباكستانية ماذا؟

Şimdi casusluk işinin karanlık taraflarıyla şüpheli bağları olan özel bir askeri kuvvet mi kiralayacaksınız?
والآن ستستأجرين جيش خاص مع علاقات مريبة إلى قتامة قطاعات التجارة بالتجسس

Tüm suçlamalarım düştü, fakat iki hafta sonra iki FBI ajanı kapımı çaldı ve bana eğer diğer protestocu gruplarla ilgili casusluk yapmazsam beni yerel terörist listesine koyacaklarını söylediler.
كل التهم أُسقطت، لكنها بعدها بأسابيع قليلة، اثنان من عملاء الـ FBI طرقوا بابي، وأخبروني بأنني إن لم أتعاون معهم بالتجسس على المجموعات المتظاهرة، سيقومون بوضعي في قائمة الإرهاب المحلي.

John Andre adında bir İngiliz subayı, ...Sleepy Hollow'daki garnizondayken Casuslukla suçlanarak General Washington'a teslim edildi.
" ضابط بريطاني يسمى " جون أندريه " متهم بالتجسس أخذ إلى الجنرال " واشنطون " أثناء التحصين في " سليبي هولو

Bunun Casuslukla ilgisi olduğundan şüpheliyim, Tony.
لم تكن فكرتي حتى أشك أن هذا له علاقة بالتجسس يا (طوني)

Casuslukla ilgili görünmüyor.
هلا يوحي أبداً بالتجسس.

Casuslukla suçlayacaklar.
توجيه الاتهام لي بالتجسس

Bu arkanda iz bırakmadan her türlü sisteme gizlice girmeni sağlar.
هذا يسمح لك بالتجسس على اي نظام بدون ترك اثار

Günlerini Gina'yı gözetleyerek geçirir.
دائما بغيرته عليها يقوم بالتجسس عليها

Eşim casus olmakla suçlandı...
لقد تم اتهام زوجى بالتجسس