"بالتعذيب" - Translation from Arabic to Turkish

    • işkence
        
    • işkenceye
        
    • işkenceyle
        
    • İşkenceci
        
    Yani, KGB, sırf o değil tabii ki, bu verilere ulaşmak için işkence yaparlardı. TED أعني الكي جي بي، وليس فقط الكي جي بي، كانت تقوم بالتعذيب من أجل الحصول على هذه البيانات.
    Hintyağı içirip hapse atarak, işkence ve şantaj yaparak mı? Open Subtitles بأعطاء زيت الخروع ؟ بالرمي في الزنازين ؟ بالتعذيب والابتزاز ؟
    Eskiden burada kötü birine işkence yapılmış. Open Subtitles بسبب وجود مجرم مدان، قاموا بالتعذيب هنا بالعصور الغابرة
    Hayır, işkenceye işkenceyle... ölüme ölümle cevap verecek hiçbir tanrıya ya da devlete... inanmam mümkün değil. Open Subtitles لا،أنا لا أصدق أن أى دين أو أى حكومة... ... على استعداد لمبادلة التعذيب بالتعذيب ... أو موت بموت.
    Kurbanlarını işkenceyle kontrol altına alma takıntısı, tacize uğradığını gösterebilir. Open Subtitles و بالنظر للهوس للسيطرة على ضحاياه بالتعذيب
    Rakiplerimi ezmiş, basına yanlı yayın için rüşvet vermiş, seçmenleri de, kaybetme durumunda işkence edeceğimle tehdit etmiştim. Open Subtitles شوهت سمعة خصمي، وأرشيت الصحافة وهددت الناخبين بالتعذيب, إن خسرنا
    Bu noktada, buraya işkence ve boynunu vurdurmak için geri döneceksin. Open Subtitles وبتلك الحالة، ستعودين هنا لتلقي حكمك بالتعذيب وقطع رأسك
    Genç bir kadına işkence yapıp öldürmekten aranıyormuşsun. Open Subtitles حيث كنت أنت مشتبه بالتعذيب و قتل امرأة صغيرة
    Evet işkence konusunda uzman. Open Subtitles أجل فهو كالحائز على الحزام الأسود بالتعذيب
    İnsanların bir çoğunun işkence hakkında bildikleri saçmalıktan ibarettir. Open Subtitles ما يعرفه معظم الناس بشأن الهراء المتعلّق بالتعذيب
    Sevişmeden beş randevu işkence resmen. Open Subtitles لا يوجد جنس في أول خمس مواعيد إنه أشبه بالتعذيب
    Ayrıca esir tutma zaman zarfında amaç işkence değil kuluçka. Open Subtitles مما يعنى ان فترة الاحتجاز لا تتعلق بالتعذيب, انها متعلقة بفترة الحضانة
    İşkence yaparak ve kurbanlarını sergileyerek halkı korkutmaya çalışan bir çift sadist katili aradığımızı düşünüyoruz. Open Subtitles نعتقد اننا نبحث عن زوج من القتلة الساديين الذين يحاولوا ارهاب المجتمع بالتعذيب و عرض ضحاياهم
    Geçmişteki davalarla karşılaştırıp işkence olanlarla bağlantısına bak. Open Subtitles وتقارن بين الحالات، أي شيء يتعلق بالتعذيب.
    Düşük yaptı. Bu kadının davasını hakime getirdiklerinde ilk defa hakim durdu ve ''Evet, hiç bir delil yok işkence itirafın dışında ve serbest bırakılacaksın'' dedi. TED وحينما جاءوا بقضيتها للقاضي، لأول مرة وقف وقال، " نعم، لا توجد بينة باستثناء الإعتراف بالتعذيب وسيتم إطلاق سراحك."
    Örneğin, Kamboçya'daki polis ve gardiyanların seks işçilerine yalnızca işkence olarak nitelendirilebilecek şeyler yaptıkları belgelendi: yani silahlı tehditler, dayak, elektrik şoku, tecavüz ve yemek vermeme. TED الشرطة وحراس السجون في كمبوديا، على سبيل المثال، قد تم توثيق تعريضهم محترفي الجنس لما يمكن فقط وصفه بالتعذيب: تهديدات بالسلاح، الضرب والصعق بالصدمات الكهربائية والاغتصاب والحرمان من الطعام.
    - Evet. İşkenceye olan tutkusunun bittiğini sanıyordum. Open Subtitles اعتقدت أنه انتهى من ولعه بالتعذيب.
    Uzun süre işkence görmüş, bu yüzden yapan her kimse, işkenceye uygun özel bir yeri olmalı. Open Subtitles -حسناً، أياً كان من قام بالتعذيب فقد أخذ وقته ، لذا من المنطقي أن يكون لديه مكان خاص للقيام بذلك.
    Oh, hayır. Ben işkenceye inanmam. Open Subtitles اوه , لا , أنا لا أؤمن بالتعذيب
    Bence otel görevlileri işkenceyle öldürülecekler kategorisinde kuşları öldüren çocuklar ve step dansçılarıyla birlikte... Open Subtitles لا، آسف السكاكين لا تُستخدم على موظفى الفنادق إنهم فى قسم "الموت بالتعذيب البطىء".
    - İşkenceyle ettirilen itiraflar... - Seviyor musun? Open Subtitles إن الإعتراف المنتزع بالتعذيب لا يجدى
    Müvekkilim işkenceci, sapık ve ölü tecavüzcüsü gibi lekelendi. Open Subtitles حينما ينبغي الإختيار من قبل الطباعة الإعلامية والذي لوّث عميلي بالتعذيب والإنحراف ومجامعة الميت

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more