Bu iş için sürekli rekabet halinde olacağız. Buna değmez. | Open Subtitles | سنقوم بالتنافس علي أشياء طول الوقت لم يبدو الامر يستحق |
çünkü o zamanlar her şey rekabet ve saldırganlıkla ilgiliydi, yani bu pek de mantıklı gelmiyordu. Önemli olan şey kazanıp kaybetmek. | TED | لأنه آنذاك كان كل شيء يتعلق بالتنافس والعدوانية، ولم يكن ذلك من المنطقي. الأمر الوحيد الذي يهم هو إما أن تفوز أو تخسر. |
Şu İrlandalı'yla ve koca memeli piliçle rekabet etmek benim için bir onurdu. | Open Subtitles | أريد فقط القول إنني تشرفت بالتنافس مع الأيرلندي والفتاة المثيرة |
Anneleri rekabetçi kaçıklar. | Open Subtitles | ولكن والدتيهما هما مجنونتان بالتنافس |
Hepimiz rekabetçi inekleriz. | Open Subtitles | {\cH2BCCDF\3cH451C00}.جميعنا مهووسون بالتنافس العلمي |
Ve Winston "Sister, Sister"a bayılan, rekabetçi bir manyaktır ve adam gök gürültüsünden korkar. | Open Subtitles | و(وينستون)، كالمهووس بالتنافس يُحب مسلسل (أخت، أخت)، يخاف من الرعد -ولكن أنا صوت ... |
Erkekler, dişilerle birleşmek için rekabet ediyorlar. | Open Subtitles | تبدأ الذكور بالتنافس لنيل اهتمام الإناث. |
...ülkeler arasındaki rekabet ve şirketlerin endüstriyel, finansal veya ekonomik konularla ilgisi var. | Open Subtitles | لكنها تتعلق بالتنافس بين الدول، وبالشركات الصناعية، المالية، أو الخلافات الاقتصادية. |
Benimle rekabet içinde olmayı çok sevdiğini biliyorsun. | Open Subtitles | وأنت تعلم مدى شعورها بالتنافس معى |
rekabet çok. | Open Subtitles | يتسم بالتنافس. |
rekabet etmeye hazırım. | Open Subtitles | أرحب بالتنافس |