"بالتوازن" - Translation from Arabic to Turkish

    • dengesini
        
    • denge
        
    • dengede
        
    • dengeyi
        
    Tüm kaydediciler ve pişiriciler ile orada, o dengesini bozuyor. Open Subtitles بوجود كل قاطعي الأخشاب والصيادين في الخارج هذا يضر بالتوازن
    Eğer rakibin dengesini bozmak istiyorsanız, onu yenmek için kendi enerjisini kullanın. Open Subtitles اذا نجحتو في التحكم بالتوازن عند اغلبكم عندها فقط تستطيعو ان تتحكمو بطاقتكم وان تهزموه
    Bu yüzden ben denge duyularımı güçlendirecek aktiviteler yapıyorum. TED وبالتالي فأنا أمارس أنشطة لبناء حسي الخاص بالتوازن.
    Bu iddia'nın dayanak noktası küçükken annelerinin sırtında taşınmaları, dolayısıyla denge duyularının gelişmemiş olmasıydı. Open Subtitles يفتقرون بطبيعتهم للأحساس بالتوازن و السبب راجع لكونهم يُحملون بكثره على ظهور أمهاتهم أثناء طفولتهم
    Kulağımızın geri kalan kısmı, duymak kadar dengede yürümemizi sağlar, organlarımız ve ellerimiz, evrim sürecinin şekillenmesi sonucudur. Open Subtitles وأجزاء الأذن الأخرى ،التي تسمح لنا بالتوازن والاستقامة في المشي بفضل السمع أذرعنا وأيدينا ،جسمنا ،شكِّل برعاية متطورة
    İlaç dolabı sizin zayıflıklarınızı gösteririr ve çıktığınız kişilerle aranızdaki dengeyi bozar. Open Subtitles فخزانة الأدوية هي مكان يكشف نقاط ضعفنا، ويمكنه الإخلال بالتوازن بين شخصين يتواعدان
    Getireceğiniz herhangi bir yaratık ekosistemin dengesini bozabilir. Open Subtitles أي مخلوق أجنبي تجلبه قد يخل بالتوازن البيئي
    Bu kulak salyangozu. İç kulağın dengesini sağlayan bir parçası. Open Subtitles هذه هي قوقعة الأذن, الجزء الذي يتحكم بالتوازن من الأذن الداخلية
    Motosiklette neler olduğunu anlamak çok daha zordur çünkü sürücünün bir hareketi, motosikletin tüm dengesini değiştirir. Open Subtitles أما في الدرجات النارية، فإنه من الصعب جدا إدارك ماسيحدث بسبب كثرة حركة الراكب للإمساك بالتوازن
    Örneğin bir girişimci, iş ve hayat dengesini şu şekilde anlatmaya çalışmış: "Gelin bizim için çalışın çünkü bizler 9-9-6 'yız." TED كمثال، حاولت إحدى الشركات الناشئة المطالبة بالتوازن بين العمل والحياة: " تعال لنعمل معاً لأننا 996."
    Araba dengesini kendi ayarlıyordu. her dönemeç bilgisayar tarafından kontrol ediliyordu. Open Subtitles تقوم السيارة (بالتوازن الذاتي)، كل منعطف يتم التحكم به بواسطة الكمبيوتر.
    Değişen dünyaları Southland'in dengesini rahatsız ediyor. Open Subtitles عالمهم المتغير يخل بالتوازن في الجنوب.
    Bazen, ıskalıyorum. denge meselesi. Open Subtitles أشتاق إليهن أحياناً إنها مسالة تتعلق بالتوازن
    İç kulak denge ile bir ilgisi yoktur. Çünkü bütün Magic Okulu şey Open Subtitles الأذن الداخلية و عملها بالتوازن ، ربما أنت غير متوازنة
    Olağan denge ama çok gün oldu. Open Subtitles بالتوازن المُعتاد، ولكن كان هناك الكثير منها.
    İç kısımlarında, vestibüler sistem olarak bilinen, bize denge ve hareket hissimizi kazandıran yapı grupları bulunmaktadır. TED ففي جزئها الأعمق توجد مجموعة من البنيات تعرف بالنظام الدهليزي، والتي تعطينا إحساسا بالتوازن والحركة. وفي داخله هناك ثلاث أنابيب نصف دائرية
    Başının üzerinde bir çekici dengede tutabilirsen düşmanlarına da dengeli bir biçimde saldırabilirsin. Open Subtitles اهزم هياجك بالتوازن وستهزم عدوك بالهجوم المتوازن
    Pekala, tekrar deneyin. Olay dengede bitiyor, tamam mı? Open Subtitles حسناً , حاولو مرة اخرى كل شيء يتعلق بالتوازن
    Üç katlı bir binanın pervazında dengede durmaya çalışırken... Open Subtitles وأقوم معهم بالتوازن على الحافة هذه ثلاثة أمور أقوم بها سوية
    Kendi davranışının dengeyi bozduğunu düşündü. Open Subtitles شعرت بالتوازن المختل لذا يجب عليها إعادة التوازن
    Bu sinir dengeyi kontrol etmeyi ve duymayı sağlıyor. Open Subtitles وهذه الأعصاب هي التي تتحكم بالتوازن والسمع

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more