Size güç ve zenginlik sözü verdim ve Maltazard her zaman sözlerini tutar. | Open Subtitles | اني اعدكم بالثراء والقوة و مالثازار دائما يحتفظ بوعوده |
zenginlik içinde yüzecek tek bir galip cömertliğimizin ve bağışlayıcı olduğumuzun bir göstergesi olacaktır. | Open Subtitles | في مسابقة الشرف و الشجاعة و التضحية الفائز الوحيد سيستحم بالثراء |
Böylesi zenginlik gösterileri elbette kötü bir suçlunun dikkatini çekecekti. | Open Subtitles | يا له من تباهٍ فجّ بالثراء مما اجتذب حتمًا ميلًا إجراميًّا خسيسًا. |
Ama işe, ekmeğe, barışa kalkınmaya ihtiyacı olan bu insanlara zenginlik ve şöhret vaat etmek ahlaki ve sosyal açıdan ne kadar doğru acaba? | Open Subtitles | ..ولكن، من وجهة نظر أخلاقية واجتماعية هل تعتقد أنه من الصواب أن تعد الناس ..بالثراء والمجد ..أن تعد هؤلاء الناس الفقراء الذين يحتاجون إلى العمل والخبز |
Yeme, içme ve aşırı derece de zengin olma zamanı. - Yanılıyorsun. | Open Subtitles | إنه وقت الأكل والشرب والتمتع بالثراء |
Sadece zengin olma fikri içindeki kölelerdi. | Open Subtitles | الرغبة بالثراء هي العبودية الوحيدة |
Hm, bana huzur veriyor. Bana zenginlik veriyor. | Open Subtitles | إنه يشعرني بالأمان إنه يشعرني بالثراء |
"Sana zenginlik vaat edemem. | Open Subtitles | "لا أعدك بالثراء" |
zenginlik vaadi. | Open Subtitles | وعد بالثراء |