Fakat konu zenginlik olunca ırk sınıf ayrımının kendisinden bile daha güçlü bir öngöstergedir. | TED | لكن عندما يتعلق الأمر بالثروة العرق هو المؤشر الأقوى من الطبقة نفسها. |
Babam sınırsız zenginlik ve İmparatorluk ailesi için onur vaat ediyor. | Open Subtitles | أبي سيضمن لك ولعائلتك الأمان. وسوف تستمتع بالثروة الأبدية. |
zenginlik ile, din ile, makam ile... Pratinidhi, Krishna Bhatt hepsi sarhoş. | Open Subtitles | بالثروة والدين والسطلة براتينيدى و كريشنا بهات ثملون |
-Sadece bir düşün fizikçi olduğun için servet ve şöhret. | Open Subtitles | -فقط فكِّر ... بالثروة والشهرة لكونك فزيائي. |
Mesele hiçbir zaman servet değildi. | Open Subtitles | لم يتعلق الأمر بالثروة أبداً. |
Bir adam varlık ve güçle şerefini kazanmışsa kendini uzak tutar. | Open Subtitles | أن الرجل يصل الى مكانة مرموقة بالثروة والقوة وحينئذ يباعد نفسه عن الحقيقة والأخلاقيات |
Ben zenginliği geri getirmek için aracım, ondan sonra kral olacağım. | Open Subtitles | بالثروة التي حصلت عليها، سأكون ملكاً هناك. |
Pandora İlahi Göz karşılığında ona zafer ve zenginlik vaadetmiş. | Open Subtitles | باندورا وعدته بالثروة والمجد مقابل أحضار عين الحماية الألهية من أجلها |
Bize zenginlik ve güç sözü verdiler. | Open Subtitles | لقد وعدونا بالثروة والقوة , ايها الرئيس |
- Adelle bu genç kadının, yaşamı boyunca sürecek bir varlık içinde taptığı adamla evlenmesi istendi bizden. | Open Subtitles | لقد طلبنا بأن نضع هذه الفتاة في حياةٍ مليئة بالثروة والإمتياز وتتزوج من الرجل الذي تحب |
Bu barış makineleri, devletimizin varlık ve refahına uzanan görkemli bir yeni çağın müjdecisi. | Open Subtitles | ،ماكينة السلام ...سندخل حقبة ذاخرة بالثروة والنجاح والإستقرار... |
Haydi adamım, zenginliği paylaş. | Open Subtitles | بربك يا رجل شارك بالثروة |