Kiş fırında, bira ve şarap Buzdolabında, mumlar da masada. | Open Subtitles | حسنًا، الكعك بداخل الفرن الجعة والنبيذ بالثلاجة والشموع على الطاولة |
Bütün bu Gösterişçi insanlar için... Buzdolabında tutarlar Ve kimse olmadığında yerler... | Open Subtitles | وهؤلاء مغنو الجاز السارقون العصريون ذوي القبعات. يضعونها بالثلاجة أتعلم هذا اتقبض على يدي لمصافحتي |
Eğer, açsan, Buzdolabında böğürtlen yoğurdu var. | Open Subtitles | إذا كنت جائعا فهناك بالثلاجة بعض اللبن والهامبورجر |
Dolapta votka var. Birer tane içebiliriz. | Open Subtitles | لدى بعض الفوديكا بالثلاجة يمكننا أن نحتسى شراباً |
Dolapta bira var, böylece içkisizlikten ölmezsin. | Open Subtitles | هناك بيرة بالثلاجة لذا لا تمت خوفاً من هيئة مكافحة الغدمان |
Okul sonrası yemeği. buzdolabına koyun. | Open Subtitles | هذه وجبة خفيفة بعد المدرسة ضعيها بالثلاجة إذا كان ذلك ممكنا |
dolaba bak. Bir şeyler olmalı.. | Open Subtitles | حسناً ، إنظر بالثلاجة ، لابد أن هُناك شيئاً. |
Annem yemek yapamayacak kadar sarhoş olduğunda Buzdolabındaki her şeyi tencereye koyardım. | Open Subtitles | أمى لا تستطيع الطهى ولا أنا وكنت آكل على ما تقع يدى عليه بالثلاجة |
Eğer, açsan, Buzdolabında böğürtlen yoğurdu var. | Open Subtitles | إذا كنت جائعا فهناك بالثلاجة بعض اللبن والهامبورجر |
Yumurtalar ve meyve suyu Buzdolabında yani kendini evinde gibi hisset. | Open Subtitles | البيض و العصير بالثلاجة لذا خذ راحتك بالتصرف |
Not: yemeğin Buzdolabında ve sana en sevdiğin pastadan aldım tezgahın üstünde. | Open Subtitles | العشاء بالثلاجة ولقد احضرت لك كعك المفضل إنها على المنضده |
Buzdolabında nar suyu ve Buzlukta da hindistan cevizli dondurma var. | Open Subtitles | هنالك عصير رمان بالثلاجة وايسكريم جوز هند بالثلاجة |
Buzdolabında kan izi yoktu, bu da demek oluyor ki, herhangi biryerde vurulmuş olabilir. | Open Subtitles | ليس هُناك دماءٌ متبعثرة بالثلاجة ربما قتل هذا الرجل بمكانٌ اَخر |
Buzdolabında yiyecek oluyor, kampa zamanında gidiyorum. | Open Subtitles | .هناك طعام بالثلاجة أصل للمخيم بالوقت المحدد |
Dolapta buz gibi bir kutu biram var. | Open Subtitles | لا تكوني هكذا، تفضّلي بالدخول لديّ ستّ علب جعّة بالثلاجة |
Dolapta bira var, eşyalarıma dokunmazsanız, kalabilirsiniz. | Open Subtitles | هنالك جعّة بالثلاجة إن وعدتما بالابتعاد عن أغراضي |
Dolapta Sam'in biraları var. Kendini yere serebilirsin. | Open Subtitles | سام لدية البيرة بالثلاجة , افعلى ما تشائى |
O alnındaki yaranın 6 yaşındayken buzdolabına koştururken olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أن الوشم الصغير في رأسكِ هناك بسبب عندما كنت في ال6 من عمرك صدمت بالثلاجة |
Bunları benim için buzdolabına koyabilir misin, lütfen? | Open Subtitles | اسمعي, أتمانعين لو وضعتي لي هذه بالثلاجة لأجلي, رجاءً؟ |
Bak. dolaba zincirliyiz, inanabiliyor musun? | Open Subtitles | تحقق من هذا، لقد تمّ تقييدنا بالثلاجة أتصدق هذا؟ |
- Buzdolabındaki, üzerine beyaz tarçın tozu serpilmiş olanı mı? | Open Subtitles | المغطاة من الأعلى بالقرفة التي كانت بالثلاجة ؟ |
Bir şey olmadığına eminim ama aklına takıldıysa Buzlukta fazladan süt var. | Open Subtitles | أنا متأكدة بأنه جيد ولكن إن كنت قلق فيوجد حليب إضافي بالثلاجة |
Bu çocuğu dolaptaki her sebzeyle mastürbasyon yaparken yakaladıktan sonra - şimdi bu! | Open Subtitles | انتم لم تفهمون لطالما كنت امسك هذا الولد يسوي جاقول بكل الخضروات التي بالثلاجة والآن هذا |
Sonra gerçek bilgiyi Buzdolabının üzerine not olarak yapıştırırlar. | Open Subtitles | و ثم تركوا المعلومات الحقيقية مرمية في الجوار مثل ملحوظة ملتصقة بالثلاجة |