Belki de bunu kamerayla kaydetmeliydik. Ağır çekimde bir daha oynatırdık. | Open Subtitles | ربما نحتاج هذا سجلة على شريط فيديو حتى نعيدة بالحركة البطيئة |
Ama az önceki canlı gösterimde size ne gösterdiğimi tamamen karanlık bir odada yavaş çekimde göstermeme izin verin. | TED | ولكن اسمحوا لي أن أعرضها لكم بالحركة البطيئة في غرفة مظلمة تماما لما أظهرت لكم من مشاهد حية |
Bu daha çok içgüdüsel bir şeydir, hangi hamleyi yapmaları gerektiğine dair bir his gibidir. | TED | ففي كثير من الأحيان يكون أمرّا بديهيًّا، فالأمر غالبًا يتعلق بإحساسهم بالحركة التي يجب أن يقوموا بها. |
Hayır, ilk hamleyi onun yapması gerek. | Open Subtitles | ليس بدون دليلِ يجب نتركه يبادر بالحركة الأولى |
Buzul alanlar hiç beklemediğim şekilde Hareket ve sesle capacanlı. | TED | الحقول الجليدية عامرة بالحركة و الصوت بطرق لم أتوقعها أبدا. |
Koşu bandı harekete başlar başlamaz hayvan koordineli bacak hareketi gösterir, ama beyin olmadan. | TED | وحالما يبدأ لوح التدويس بالحركة فإن الحيوان يُظهر حركة متناسقة في الساقين من دون تدخل الدماغ. |
Eskiden ödünü patlattığın bir oda dolusu aşağılık, yavaş çekim gibi sana gülüyor. | Open Subtitles | هم يسخرون منكي بالحركة البطيئة في الغرفة المليئة بالأشخاص الذين كنتي ترعبينهم |
Bunu size yavaş çekimde izletmeme izin verin. | TED | اسمحوا لي أن اعرض لك ما حدث بالحركة البطيئة |
Bella, Eddie, şu düşüşü daha iyisi çıkana kadar yavaşlatılmış çekimde göster. | Open Subtitles | بيلا , ادي, اعيدا هذا الوقوع بالحركة البطيئة حتى نعثر على شيء أفضل |
Ağır çekimde izle ve istediğin zaman durdur. | Open Subtitles | وأشاهده بالحركة البطيئة وأثبّت بعض اللقطات |
Söyledim ya, ilk hamleyi yapamazdım. Yutup yutmadığını anlamam gerekiyordu. | Open Subtitles | لن أستطع أن أقوم بالحركة الأولى كان لا بد أن أرى إذا كان سيصدقه أو لا |
İlk hamleyi ben yaparım ki aslında hamle yapmamaktır benim hamlem. | Open Subtitles | أقوم بالحركة الأولى والتي لم تكن حركة مطلقاً في الواقع. |
Neden ilk hamleyi biz yapıp da kendimizi onlara sunmayalım? | Open Subtitles | ولماذا لا نقوم بالحركة الأولى نحن ونعرض أنفسنا عليهم؟ |
Yapay yer fıstıklarına olacak olan şey... ...toplumumuzdan Hareket ederek... ...burada başlayacak ve en sarhoş... ...en cimri olanı burada toplanacak. | TED | ما سيحدث لقطع الستايروفوم الصغيرة هو أنها ستبدأ بالحركة في مجتمعنا و ستتكدس في أكثر مجموعة من الناس ثمالة و بخلا. |
Yavaş mı Hareket ediyor yoksa beynim mi öyle algılıyor? | Open Subtitles | هل هي تمشي بالحركة البيطيئة أو أن عقلي يتخيل ذلك |
Belden aşağısı ya da el ve ayakları felçli olanlar her gece Hareket etmeyi düşlerler. | TED | يحلم مرضى الشلل النصفي والرباعي بالحركة كل ليلة. |
Aslında, fare sadece bir zeminde harekete başlayıp bunu sürdürmekle kalmıyor bacak hareketlerini de ayarlayabiliyor. Örneğin, bir merdiven tırmanmak için .yer çekimine karşı koyabiliyor. | TED | في الحقيقة, الفأر لم يمكن فقط بإمكانه البدء والاستمرار بالحركة على الأرض, بل كان أيضاُ بإمكانه تعديل حركة ساقيه مثلاً ليقاوم الجاذبية لكي يصعد الدرج |
Aslında İzlanda'da her 20 erkekten biri harekete katıldı. | TED | في الحقيقة، رجل من أصل 20 بإسلندا التحق بالحركة. |
Birbirimizin kollarına yavaş çekim koşuyor gibi olmalıydı. | Open Subtitles | يفترض بنا أن نحصل على بعض من الركض بالحركة البطيئة إلى ذراع كل منا هذا كله خاطئ |
Ağır çekim yürümeyi kesebilir miyiz? | Open Subtitles | أيمكننا أن نتوقف عن المشي بالحركة البطيئه الأن؟ |
Amerikan Ulusal Kadın Oy Hakkı Derneği'nin bir üyesi olarak Paul hareketi canlandıracak ve desteği arttıracak kitlesel bir yürüyüş önerdi. | TED | كونها عضوةً في الاتحاد اﻷمريكي الوطني للمطالبة بحق النساء في التصويت، اقترحت باول تنظيم موكب كبير لحشد الدعم وإعادة الاهتمام بالحركة. |
Devam edin. Çılgın Vasco bir gülme krizine girdi. | Open Subtitles | إستمرّْ بالحركة هو ذلك فاسكو المجنون يمتلك أحد نوباته الضاحكة |
Yürümeye devam edin. | Open Subtitles | الحارس: التحرّك، يَستمرُّ بالحركة. |
dedik. Burada yaptıkları bir projeyi görüyorsunuz, hareketle çalışan bir konfeti topu. | TED | هذا مثال على مشروع صنعوه، مدفع ورق ملون يتم تفعيله بالحركة. |
Milyonlarca ton buz yavaşça vadiye doğru yuvarlanıyor. | Open Subtitles | تهوي ملايين الأطنان منه بالحركة البطيئة إلى الوادي |