"بالحظ" - Translation from Arabic to Turkish

    • şansa
        
    • şanslı
        
    • şans
        
    • şansla
        
    • şansım
        
    • Şansı
        
    • talih
        
    • Şansın
        
    • Şanslıysa
        
    Bana şans dile. Bu kapıdan çıkarken şansa ihtiyacım var. Open Subtitles تمنّي لي بالحظ ، أريد الحظ لأخرُج من هذا الباب
    Ben şansa inanırım ve senin bu şans olabileceğini düşündüm. Open Subtitles و بما أني أومن بالحظ الجيد أعتقد أنك الشخص المناسب
    Kendimi şanslı hissediyorum. Nico gibi çocuklar en iyi okuyucular ve verebileceğimiz en iyi hikayeleri hak ediyorlar. TED اشعر بالحظ. الاطفال امثال نيكو أفضل قراء، ويستحقون أفضل ما نستطيع ان نكتب من القصص.
    Kendimi şanslı hissediyorum. Kırmızıya koyalım derim. Open Subtitles حسنا أنا أشعر بالحظ أقول لنضعهم فى الأحمر
    şansla ve zamanla, sonunda tam bir resife dönüşecektir. Open Subtitles بالحظ والوقت، ستصبح في النهاية شعبة مرجانية بالكامل.
    Evet, evet, başardın. Fakat her zaman şansa güvenemezsin. Open Subtitles نعم لقد فعلتها ولكنك لا يمكنك أن تثق بالحظ دائما
    şansa inanmam. Open Subtitles ـ أنا لا أؤمن بالحظ ـ وبماذا تؤمني إذاً؟
    Seni ya batırır ya da çıkarır; bu, tamamen şansa bağlı. " Open Subtitles تستطيع ان تهلكك او ترضيك , و يتعلق ذلك بالحظ
    Ben şansa inanmam, sıkı çalışmaya inanırım. Open Subtitles حسناً، أنا لا أؤمن بالحظ أنا أؤمن بالعمل الجاد
    Bazı şeyler onlar şansa bırakılamaz o kadar önemli bulunmaktadır. Open Subtitles . بعض الأمور أفضل أن تكون غير مرتبطة بالحظ
    Kendimi şanslı hissediyorum. Kırmızıya koyalım derim. Open Subtitles حسنا أنا أشعر بالحظ أقول لنضعهم فى الأحمر
    Kendimi şanslı hissediyorum. Kendimi şanslı hissediyorum! Ahh. Open Subtitles تشعر بالحظ تشعر بالحظ ذهب ، ذهب، ذهب ، ذهب، فضة
    şanslı bir tahminde bulundun ve bunun da farkındasın. Open Subtitles بالله عليك, لقد خمنت ذلك بالحظ. أنت تعرف ذلك
    Hayatta olduğum için kendimi şanslı hissediyorum. Open Subtitles لو انني اشعر بشيئ فسيكون بالحظ لانني علي قيد الحياه
    Biraz şans biraz da zamanla kalıcı bir hasarı olmayacak. Open Subtitles ،لكن بالحظ وبعض من الالتئام فلن يكون هناك ضرر دائم
    Paris'e gitmek her kızın eline geçen bir şans değil. Open Subtitles ليست كل فتاة تتمتع بالحظ الكافي لكي تسافر لباريس
    şansla melekle alakası yok, tamamen cesaretle ilgili, bu yüzden şimdi oraya çıkmalı, kalabalığın sesini bastırmalı... ve sadece futbola odaklanmalısın. Open Subtitles ليس لها اي علاقة بالحظ انها عن الشجاعة لذا يجب ان تخرج للملعب
    Bunun şansla bir alakası yok arkadaşım. Hem de hiç. Open Subtitles الأمر لا يتعلق بالحظ، يا صاح لا يتعلق بالحظ
    Belediye sarayına gitmezsem, kötü şansım olmayacak zannettim. Open Subtitles لقد اعتقدت أني إذا ابتعدت عن قاعة البلدية لن أحظى بالحظ السئ الذي كان لدي المرة السابقة
    Şansı yaver giderse, gut zamanla azalır ve yeniden yürümeye başlar. Open Subtitles متمنيًا له بالحظ بأن يزول مرض النقرس لديه مع الوقت ويستطيع المشي ثانيًا
    - İyi bir talih Open Subtitles بالحظ السعيد - و تصفيفة شعر عظيمة -
    Şansın yaver giderse, en az 20 yıl yersin. Open Subtitles بالحظ الجيد, أفضل ما يمكنك أن تأمله 20 عاماً

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more