O zaman yaşamak için bir sebebe ihtiyacın var. Ve sanırım bende bir tane var. | Open Subtitles | انت تحتاج سبب حتى تتمسك بالحياه و انا اعتقد ان هذا السبب عندى |
yaşamak için bunu haketmeli. Saklı bir şekilde yaşama. | Open Subtitles | ليتمتع المرء بالحياه يجب أن يعيشها هانئاً، و ليس في ظلّ ألم عظام و عضلات دائم. |
Hayattaki şeyler zaman geçtikçe iyiye gitmez, tamam mı? Ya hep aynı kalır, ya da daha kötüye gider. | Open Subtitles | لأن ثمّة أمورٍ بالحياه ليس لها من تحسّن، فإمّا أن تبقى على حالها، أو تسوء كثيراً. |
Eh, Hayattaki birçok şey öyle. Ayık gezmek bunaltıcı. | Open Subtitles | حسناً , أغلب ما بالحياه كذلك الواقعية الكئيبة. |
Bu ev bir zamanlar yaşam doluydu. | Open Subtitles | هذا المنزل كان في يوم من الأيام ملىء بالعديد من الأشياء ملىء بالحياه |
Aşkın ne olduğunu öğrenene kadar yaşamaya devam edeceğim. | Open Subtitles | سوف استمر بالحياه حتى اتعلم منها الحب الحقيقي |
İstediğim hayatı alabilmek için hayatımı riske atacağım. | Open Subtitles | حسنا , سأخاطر بالحياه التي لدي لأصل للحياه التي أريدها |
Hâlâ genç ve enerjik olmana rağmen insanlar seni ihtiyar bir kadın olarak görme konusunda diretir. | Open Subtitles | أنتى لازلتي صغيره و نابضه بالحياه لكن الناس تصر أن تنظر لكي كمرأه أكبر سنا |
Biz ekmek parası için çalışırken sen Hayatın tadını çıkarıyorsun. | Open Subtitles | تستمتع بالحياه , بينما نحن نعمل كالحمقى من اجل القليل من المال |
Hızlı yaşamak mı yoksa hızlı ölmek mi? | Open Subtitles | انشغل بالحياه أو انشغل بالموت |
"Hızlı yaşamak veya hızlı ölmek." | Open Subtitles | أنشغل بالحياه أو انشغل بالموت |
Onlar olmadan yaşamak istemiyorum. | Open Subtitles | لا أرغب بالحياه دونهم. |
Ama bu kadar hafif bir şeyi taşımak bile sonradan yoruyor. Hayattaki her şey böyle sanırım. | Open Subtitles | حتى الامساك بشيء خفيف للحظات يجعله ثقيل كل شي بالحياه يبدو كذلك |
Koçumuz Hayattaki tek hayalinin güreşmek olduğunu söyledi. | Open Subtitles | المدرب يخبرني ان حلمه الوحيد بالحياه هو المصارعه |
Hayattaki hiçbir şey bu kadar kesin olmamalı. | Open Subtitles | لا شيء بالحياه يكون دقيق جداً |
yaşam koçumun söylediklerine inanamam George. | Open Subtitles | لااستطيع ان اصدق ان مدربي بالحياه كان صادق بشأننا لااستطيع |
Anlaşılan, yeni bir yaşam şansı seni hayâl dünyasına götürmüş. | Open Subtitles | من الواضح أن فرصك الجديده بالحياه قد هبطت الى ارض الأحلام |
Aşkın ne olduğunu öğrenene kadar yaşamaya devam edeceğim. | Open Subtitles | سوف استمر بالحياه حتى اتعلم منها الحب الحقيقي |
Onların yaşamaya olan arzularını daha fazla ölüm için kullanıyor. | Open Subtitles | يستخدم رغبتهم بالحياه ، لجلب المزيد من الموتى. |
Bugüne dek imtiyazlı bir hayatı oldu. | Open Subtitles | حتى الان يستمتع الشاب بالحياه الكسوله |
İyi haber şu ki, içi hâlâ doğru kadına verilecek aşkla dolu enerjik bir adamım. | Open Subtitles | الخبر السار هو بأنني لا زلت رجل ينبض بالحياه مع حب كبير ليعطى للمرأه المعنيه |
Yeniden Hayatın olabilir. Çocukların da. | Open Subtitles | ولازلت تستطيعين الستمتاع بالحياه وإنجاب الأطفال |