İlerlememenin, gerilemekle aynı şey olmadığını, hayat dolu olmamanın ölü olmakla aynı şey olmadığını her gece kendime hatırlatırım. | TED | أتذكر في كل ليلة أن عدم إحراز التقدم ليس هو التأخر وأن كونك غير مفعم بالحيوية لا يعني أنك ميت. |
Ruhum hayat ateşiyle yanıyor, eğer biliyorsan. | Open Subtitles | روحى مفعمة بالحيوية ، بالرغم من أننى قابض أرواح هل تعى ما أقصده |
Bence canlı ve eğlenceli halka açık alanlar, mükemmel bir şehir planlamanın anahtarıdır. | TED | لذلك أعتقد أن الأماكن العامة المليئة بالحيوية والمتعة هي المفتاح لتخطيط مدينة رائعة. |
Fransız-Kanadalı karakterlerin çoğunu canlı, komik, tutkulu, ilginç Fransızca konuşan kadınlar oluşturuyor. | TED | تتسم معظم شخصيات الفيلم بالحيوية والظرافة والشغف وينحدرون من أصول فرنسية كندية. ثمة امرأة تتحدث الفرنسية. |
Ama ne zaman sentetik seslerle okusam eve gelip gerçek sesle renkli bir roman okumayı seviyorum. | TED | لكن عندما اقرأه مع الأصوات الاصطناعية، أحب أن أعود للمنزل وقراءة رواية مفعمة بالحيوية بصوت حقيقي. |
O kadar enerji dolu ki resime bakarken bile yoruluyorum. | Open Subtitles | إنه مليء بالحيوية إنني أشعر بالتعب لمجرد النظر إلى الصورة |
Bugün bütün mahalleyi kapsayan enerjik bir yürüyüş yaparız diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | حسنا , فكرت بأننا نبدأ بالمشي السريع المفعم بالحيوية حول الحي |
Bir yıl sonra buradayım her zamankinden daha canlı hissediyorum. | Open Subtitles | وها انا ذا .. بعد مرور سنة اشعر بالحيوية اكثر من اى وقت مضى |
Ofisteki herkese beni ofistekilerin en akıllısı diye anlatmış ve hayat dolu biri demiş! | Open Subtitles | انه يخبر الجميع بالمكتب اننى المضيئة ، اكثر وا حدة مليئة بالحيوية فى المكتب كله |
Yalnız seni. hayat dolu, ileriye bakan kararlı adamı istiyorum. | Open Subtitles | ، أنت ، المغرور ، الرجل الحازم .. المفعم بالحيوية ، المفعم بـ |
Yani, hiç bir anlamı yok. Dün son derece hayat doluydum. | Open Subtitles | أقصد لا شئ يبدوا منظقياً البارحة كنت مليئة بالحيوية |
Ne kadar hayat dolu bir kadın olduğumu hatırlattığın için teşekkür etmek istiyorum, bebeğim. | Open Subtitles | أريد أن أشكركَ عزيزي لأنكَ ذكرتني كم أنا مفعمةٌ بالحيوية |
Şu haline bak. Nasıl da heyecanlı ve hayat dolu. Sönüp gidecek hepsi. | Open Subtitles | أنظروا لها منفعلة و ممتلئة بالحيوية ، هذا سيخبو |
Çok sevimli, komik, hayat doluydular. | Open Subtitles | كانا المفضلان لديّ. كان محبين، ومرحين، ومليئان بالحيوية. |
Betimlemelerinin çok canlı olduğunu söyleyebilirim. | Open Subtitles | فكانت توصيفاته مليئة بالحيوية لو أردت التقييم |
Mektuplarını aldığımıza daima sevindik. Çok canlı bir uslubun var. | Open Subtitles | لطالما أحببنا تلقي رسائلك لديك أسلوب مفعم بالحيوية |
Bu bizi canlı tutan bir büyü. | Open Subtitles | هذا هو السبب في بقاء علاقتنا الساحرة مفعمة بالحيوية |
Ama aynı zamanda arkadaşının bu kadar canlı görünmesinden şaşkınlık duyuyordu. | Open Subtitles | لكنه كان أيضا متأثرا بكم كان صديقه مفعما بالحيوية |
Gördükleri şey Kanner’ın modelinin çok sığ olduğunu açığa çıkardı. Halbuki otizm gerçeği daha renkli ve çeşitli. | TED | وما لاحظوه أكّد بأن نموذج كانر ضيق الأبعاد، في حين أن التوحد كان نايضاً بالحيوية ومختلفاً. |
Amiyane tabirle daha "renkli" ifadeler kullanmaya başladın. "Hıyar sana benzer" gibisinden şeyler. | Open Subtitles | إنها في الوقت الراهن مرتبطة، إنْ سمحتَ لي بالقول، بمجازات لغوية أكثر نابضة بالحيوية. |
Hayır. Okuldaki halinden çok daha enerjik ve çekicisin. | Open Subtitles | على العكس فأنتى تكونين مليئة بالحيوية والجمال اكثر مما تكونين عليه فى المدرسة |
Kalbim iyi olduğu sürece kendimi genç hissediyorum | Open Subtitles | القـلـب السـلـيم يـجـعـلني أشعر بالحيوية و الشباب |
ve dinamik. Yani, diğer hayvanların da hayal gücü ve yaratıcılığı olabilir, ama bizimkinde olduğu kadar kanıt yok, değil mi? | TED | ومفعمة بالحيوية. أعني، الحيوانات قد يكون لها خيال وإبداع، ولكن لا يوجد أدلة كثيرة على ذلك هل هي كخيالنا وإبداعنا؟ |