Babanız insanların tavuk ve yumurtayla... ya da paradan başka her şeyle... ödeme yapmasına izin veren sorumsuz bir adamdı. | Open Subtitles | والدك كان رجلاً غير مسئول كان يجعل الناس تدفع له بالدجاج والبيض وأيا ما كان ما يملكونه عوضا عن النقود |
İnme durumda da, İtalyan peynirli tavuk isterim. | Open Subtitles | لكن اذا حدث و كنت قادرا, اريد معكرونه بالدجاج. |
Çünkü parmakların kızarmış tavuk ve pizza yüzünden yağlı oluyor. | Open Subtitles | لأن أصابعك متسخة دائما بالدجاج المحمر والبيتزا |
Sipariş veriyorum ... iki makarna, biri sebzeli, biri tavuklu. | Open Subtitles | أين عملت؟ خذ الطلب, اثنين معكرونة واحد بالخضار والثاني بالدجاج |
İki Manchurian, biri sebzeli, bir tavuklu. yağda pilav? Hayır? | Open Subtitles | اثنين معكرونة واحد بالخضار والثاني بالدجاج, رز محمر؟ |
Hiçbir zaman hiyerarşiyle veya süper tavuklarla veya süper yıldızlarla çok fazla motive olmuş hissetmedim. | TED | و انا لم أشعر قط بالتحفيز عبر الأوامر الهجومية أو بالدجاج السوبر أو باللامعين الأذكياء. |
Yüzünü kızarmış tavukla yıkarsan... | Open Subtitles | عندما تغسل وجهك بالدجاج المقلي يحدث الدمل |
Kızarmış tavuğun tadını çıkartmak ve kurtulmak istiyorum. | Open Subtitles | اسمعي، أريد فقط الاستمتاع بالدجاج المحمر و أنهي الأمر |
Kim sizi bu akşam dışarı çıkarıp bir çanta dolusu leziz tavuk hazırladı ve en iyi havai fişekleri, en iyi parkın en iyi manzarasını seçmek için gazeteleri araştırdı böylece "şöyle" bir kokuşmuş anı yarattı? | Open Subtitles | من الذي أخرجنا من المنزل والذي حزم الكيس الأزرق الممتليء بالدجاج الشهي وبحث في الجرائد عن أفضل منتزه |
Ayrıca iki tane de çorba var. Mercimek ve şehriyeli tavuk. | Open Subtitles | وايضا نوعين من الحساء العدس والمعكرونة بالدجاج |
Batıdaki popülaritesine rağmen, tavuk suyuna şehriyeli çorba aslında ilk kez Çinlilerce yapılmış. | Open Subtitles | على الرغم من شعبيتها في الغرب، بالواقع، أن حساء معكرونة بالدجاج .أخترع أول مرة مرة من قبل الصينيين |
Aslına bakarsan gerek var. Kızarmış tavuk? | Open Subtitles | إنني مُضطرة لأطهو لكَ، ما رأيكَ بالدجاج المشوي؟ |
Yeni sarayımızda oturup bir kâse lezzetli mi lezzetli tavuk ve erişte çorbası içmeyi tercih etmez misin? | Open Subtitles | ألا يُمكننا البقاء بقصرنا الجديد وتناول شربة المعكرونة بالدجاج الشهية؟ |
Çünkü bazı ülkeler genç kızlara tavuk hormonu veriyor | Open Subtitles | لأن بعض البلدان تعطي للفتيات الشابات هورمون خاص بالدجاج |
- tavuk dürüm sever misin? | Open Subtitles | أتحبين الشاورما بالدجاج ؟ لم أكن من معجبينها. |
Tadı aynı tavuklu erişte gibi ama tavuk ve erişte olmadan. | Open Subtitles | تبدوا معكرونة بالدجاج بدون الدجاج أو المعكرونة |
Ada Yemekleri'ndeki tavuklu roti*yi düşünüyorum. | Open Subtitles | أفكر بالدجاج الهندي من أطعمة الجزيرة |
Lokantamızın yeni spesiyali tavuklu Samgye. | Open Subtitles | ، "طبق جديد لمحلنا الخاص "سامجي مكرونة بالصلصة وشوربة جينسنغ بالدجاج |
Emanuel'in doğum günü ve onun en çok sevdiği yemeği yapacağım,.. ...tavuklu kiş. | Open Subtitles | لأن عيد ميلاد (إيمانويل) و إنني سوف أعّد لها وجبتها المفضلة، "فطيرة بالدجاج". |
- Ruby! - çok sevdiğin tavuklarla - Ruby, uyan! | Open Subtitles | للإعتناء بالدجاج التي تحبيها كثيرا |
1070 yasası var, BP, ve fakir insanların doktorlara tavukla ödeme yapmasını öneren bir senatör adayı var. | Open Subtitles | لدينا كٌلٍ من قرار 1070,شركة النفط والمرشح الرئاسي يقول أن الفقراء باستطاعتهم الدفع للاطباء عن طريق المبادلة بالدجاج. |
Bu fırında baharatlı tavuğun beni caydırmasına izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | لن أسمح لذلك الوعاء الخزفي المملوء بالدجاج الحار أن يقوم بهزيمتي |
Baksana, ben zaten soslu tavuğa pek düşkün değilimdir. | Open Subtitles | أنظري ، أنا لست أرغب بالدجاج مع الصلصة على أي حال. |
Yemek yaparım, tavuklara bakarım, bahçeyi çapalarım, ne dersiniz? | Open Subtitles | وأستطيع العناية بالدجاج واستطيع بأن أكنس الحديقه أيضا. ؟ |