Manastıra girerken dünyevi giysilerimiz fakirlere verilir. | Open Subtitles | عندما نلتحق بالدير تذهب ملابسنا الدنيوية إلى الفقراء. |
Bu hilenin amacı, çocukları Nongkhai yakınlarındaki bir Manastıra saklamak. | Open Subtitles | هذه الخدعة هي الوسيلة الوحيدة ليخفي الأطفال بالدير |
Yarın, rahibe olmak için Manastıra kaydolacağım. | Open Subtitles | غدا, سألتحق بالدير |
Demek ki Manastırla Hat arasında bağlantı varmış. | Open Subtitles | هذا الخط متصل بالدير عن طريق نفق |
Manastırla alakalı o gizli kelimen sayesinde Gemma nerede olduğumuzu anlayamamıştı. | Open Subtitles | كلمتُكِ الصغيرة إختلطت بالدير بحيث لا تعرف (جيما) مكاننا. |
Önce manastır krizi, şimdi de içimizdeki hain... | Open Subtitles | أولاً هذه الأزمة التي وقعت بالدير, والآن خائنٌ بيننا. |
- Peki Manastıra Sunny'yi kurtarmak istediğin için mi yoksa pusuladan söz ettiğim için mi geldin? | Open Subtitles | ... إذًا ما حلّ بالدير هل عُدت لأنّك أردت إنقاذ (صَني) أم لأنّي أخبرتك بشأن البوصلة؟ |
Manastıra bir rahip girer. | Open Subtitles | قس يمشي بالدير |
Eğer Brosa manastır hayatına bu kadar hayransa, eminim Varnhem yeni bir pedere kollarını açacaktır. | Open Subtitles | إذا كان"بروسا" مهتم بالحياة المتعلقه بالدير أعتقد أن "فرنهيم" سوف تقبل راهباً جديداً |
Kendisi aynı zamanda manastır'a da göz kulak olacak Majesteleri. | Open Subtitles | هو أيضا سيعتني بالدير , جلالتك |