Oraya gittiklerinde hemen Giriş izni verilmeyeceğini biliyordun. | Open Subtitles | علِمتَ أنّهم إن ذهبوا إلى تلك المنطقة لن يُسمَح لهم بالدّخول. |
Silah belirlenmedi. Giriş izni verildi. | Open Subtitles | لا وجود للأسلحة يسمح لكم بالدّخول. |
Giriş talep ediyorum. | Open Subtitles | أُطالب بالدّخول. |
- Şimdiden kanım ısındı buna. girin hadi. | Open Subtitles | يعجبني بالفعل، تفضّلا بالدّخول |
Lütfen girin. | Open Subtitles | تفضّل بالدّخول رجاءً |
İşgalden sonra kütüphaneye sadece Hıristiyanların girmesine izin veriliyor. | Open Subtitles | لماذا؟ فقط المسيحيّون من سُمح لهم بالدّخول للمكتبة منّد سلبها ونهبها |
Buluşmanızla alâkalı herhangi bir kayıt görmüyorum ve korkarım ki randevusu olmayanların içeri girmesine izin veremiyoruz. | Open Subtitles | ليسَ لديّ ما يُفيد بوجودِ هذه المُقابلة، وأخشى أنّ لا أحد مسموح له بالدّخول دون موعدٍ. |
Giriş talep ediyorum. | Open Subtitles | أُطالب بالدّخول. |
girin. | Open Subtitles | تفضّل بالدّخول. د. |
Lütfen içeri girin. | Open Subtitles | من فضلكِ تفضّلي بالدّخول. |
Hıristiyanların buralara girmesine ve binayı uygun gördükleri bir şekilde bertaraf etmelerine izin vereceklerdir. | Open Subtitles | سامحين للمسيحيّين بالدّخول واستعمال المنشآت كما يحلوا لهم" |
İçeri girmesine izin vermemelisin. | Open Subtitles | يجب ألاّ تسمحي له بالدّخول |