Kafasının içi anılarla dolu ve yapacak hiç bir şeyi yok. | Open Subtitles | رأسة تنفجر بالذكريات و و لا شيء يُمْكِنُ أَنْ يَعمَلُة حوله |
Demek istediğim, Oregon'a, bir kitap anlaşması ayarlamadan döndüm, bir ajansla anlaşmadan, kafam ve kalbim anılarla dolu döndüm, çok güzel yazarlara, bu kadar yakın durabilmiş olmanın hatıralarıyla. | TED | كل ما أقوله هو، أنه حال عودتي الى أوريغون دون عقد تأليف، ودون وكيل نشر، ومعي فقط عقل وقلب مليء بالذكريات حول جلوسي القريب جدا ً من المؤلفين الرائعين. |
Evet, yakında Şişko Sam'in elinde, üzerindeki giysiler ve içi anılarla dolu bir bavuldan başka bir şey kalmayacak! | Open Subtitles | قريبا كل ممتلكات فات سام ستكون البدلة التى يرتديها سيكون صندوقا ملئ بالذكريات |
Şişman ve can sıkıcı oldular. anılar için yaşarlar, korkunç kadın hafızası! | Open Subtitles | .عندما ألتقيهن تغرقن بالذكريات .هذه الذاكرة الرهيبة للمرأة |
anıları sanki bizi tanımış gibi tutuyoruz. | Open Subtitles | نحن نتمسك بالذكريات كما لو أنها تحدد لنا. |
Özsu büyüklüğünde prostatım ve de kötü hatıralarla dolu bir kafam var. | Open Subtitles | ورأس ملئ بالذكريات السيئة انه الوقت لتسوية الامور |
Sınıf setini ayarlayın. Bugünün Hatıraları geldi. Yapacak çok işimiz var. | Open Subtitles | استعدوا لدينا يومًا حافلًا بالذكريات |
Sonsuz geçen günlerim geçmişin anılarıyla dolu. | Open Subtitles | ايامى التى لا تنتهى مليئة بالذكريات من الماضى ... |
Şarap rohani gibidir. Kötü hafızalara gider ve dezenfekte eder. | Open Subtitles | النبيذ شيء روحاني إنه مطهّر ويذهب بالذكريات السيئة |
Hiçbir şey hatırlamıyor. Doktor etkili bir uyarıcının hafızasını canlandırabileceğini söyledi. | Open Subtitles | حسناً، تقول الطبيبة أنّ بعض التحفيز يمكن أن يهرول بالذكريات للعودة |
Kafasının içi anılarla dolu ve yapacak hiçbir şeyi yok. | Open Subtitles | ورأسه تموج بالذكريات التى لا يستطيع أن ينساها |
Aslında burası eskiden onların yeriydi ve çok mutlu anılarla doluydu. | Open Subtitles | بل حقيقة ان هذا كان مكانهم وكان مليء بالذكريات السعيده |
Dünyasını anılarla, ilişkilerle, seslerle, kokularla eşyalarla ve sevdiği insanlarla dolduruyoruz. | Open Subtitles | ملئ عالمه بالذكريات, الجمعيات أصوات, روائح أشياء وناس يحبهم |
Güzel anılarla birlikte kötü anılar da gelir ve bende ikisinden de bolca var. | Open Subtitles | بالذكريات الجيدة تأتي الذكريات السيئة و قد حصلت على الكثير من كلاهما |
Neden kötü anılarla dolu bir yere gelmiş ki? | Open Subtitles | لِمَ قد تأتي لهنا إن كان هذا المنزل مليء بالذكريات السيئة |
Bu cüzdanı, hakkında yazı yazdığım kadına olan bağlarımı hatırlatması için, doğadaki asıl bağların parayla değil de anılarla ölçülebilen ekonomik olmayan insani bağlar olduğunu hatırlatması için saklıyorum. | TED | أبقيها معي لتذكيري بالروابط التي تربطني بالشابات التي كتبت عنهم، روابط ليست اقتصادية بل شخصية في طبيعتها، لا تقاس بالمال لكن بالذكريات. |
Biraz eski ama, anılarla dolu, ha? | Open Subtitles | إنهقديمإلىحدما، لكنه ملئ بالذكريات ؟ |
Bir sandık. Kabus diyeceğim anılarla dolu. | Open Subtitles | ملئ بالذكريات التى ادعوها كوابيس |
Yani kötü anılar sende kalacak. | Open Subtitles | حسناً ، لكنك ستظل محتفظاً بالذكريات السيئة |
Bu hava anıları geri getirdi. | Open Subtitles | آه، هذا الهواء المحمـَّل بالذكريات. |
Belki de burası hatıralarla çok dolu diyedir. | Open Subtitles | ربما كان المكان مليئ بالذكريات. |
Hatıraları hiddetledolu | Open Subtitles | مليئة بالذكريات و الغضب |
Orası onun anılarıyla dolu. | Open Subtitles | ذلك المكان مليء بالذكريات معها |
Şarap rohani gibidir. Kötü hafızalara gider ve dezenfekte eder. | Open Subtitles | النبيذ شيء روحاني إنه مطهّر ويذهب بالذكريات السيئة |
Genel bilgilerde sorun yok, kişişel hafızasını kaybetmiş. | Open Subtitles | تحاليلها العامة سليمة لاكنها لم تحتفظ بالذكريات الشخصية |