Geneviève adındaki genç bir kadın Büyükelçi Han'la temasa geçti ve onun, listenin nerede olduğunu bildiğini düşünüyoruz. | Open Subtitles | و القائمة موجودة في باريس ؟ هناك سيدة شابة تدعى جون فييف , قامت بالإتصال بالسفير هان |
Peki bu liste Paris'te mi? Geneviève adındaki genç bir kadın Büyükelçi Han'la temasa geçti ve onun, listenin nerede olduğunu bildiğini düşünüyoruz. | Open Subtitles | هناك سيدة شابة تدعى جون فييف , قامت بالإتصال بالسفير هان |
Bu modelin adını Büyükelçi koydum. | Open Subtitles | انا احب بإن اسمي هذا النموذج بالسفير |
Bana Fransız Büyükelçisi'ni bulun. | Open Subtitles | اتصل بالسفير الفرنسي |
Rusya Büyükelçisi'ni aramaya ne dersiniz? | Open Subtitles | لم لا تتصلين بالسفير الروسي؟ |
İfade etmeye çalıştığım şey... Büyükelçiye pek güvenmiyorum. | Open Subtitles | اعتقد اننى لا اثق بالسفير |
Evet, Büyükelçiyi talepte bulunmak için arıyorlar. | Open Subtitles | اجل,انهم اتصلوا بالسفير ليقولوا مطالبهم. |
Fletcher yeni büyükelçiyle irtibata geçmiş bile. | Open Subtitles | فليتشر قد إتصل مسبقاً بالسفير الجديد |
Unchin Song. Büyükelçi Lee Quan Song'la bir akrabalığınız var mı? | Open Subtitles | (أونشين سونغ)، ألكِ أيّ علاقة بالسفير (لي كوان سونغ)؟ |
Büyükelçi Caspi'yi arayıp bana 15 dakika daha kazandır. | Open Subtitles | اتصل بالسفير (كاسبي) و أمّن لي 15 دقيقة إضافية |
Büyükelçi Norland lütfen. | Open Subtitles | أوصلني بالسفير(نورلاند).. من فضلك |
Beni Büyükelçiye bağla. | Open Subtitles | اوصلنى بالسفير. |
Eğer benden haber alamazsan Büyükelçiyi ara. | Open Subtitles | إذا لم تسمع منّي، اتصل بالسفير |
Çinli büyükelçiyle görüşüp bu akının duracağını, Ma'an'daki vatandaşlarının tehlikede olmadığını söyleyeceğim. | Open Subtitles | سأذهب لأجتمع بالسفير الصيني لأخبره أن هذه الغارة سوف توقف وأن مواطنيه في (معان) بعيدون عن الخطر سوف يصدّق هذا لأنّي سأعطيه وعدي بذلك |