Burada zincirli yaşamaktan iyidir. | Open Subtitles | أفضل من أن تعيش مقيداً بالسلاسل تحت هذه الطوابق |
Eminim ki geri gömmeyi ya da asite atmayı ya da zincirle bağlayıp göle fırlatmayı düşünmüşsündür. | Open Subtitles | أنا متأكدة انك فكرت بإعادة دفنها أو تذويبها بالحمض او لفها بالسلاسل الثقيلة و رميها في بحيرة |
Aslında, o kadar asi bir çocuktu ki Odin onu toprağın derinliklerinde zincirlerle bağladı. | Open Subtitles | حقيقة لوكي كان كالطفل المنفلت مما جعل أودين في النهايه يقيده بالسلاسل في باطن الأرض |
Aww. Zincir çetesi olmaktan bir halka uzaktasınız. | Open Subtitles | أنتم قريبون جدّا من أن تصبحوا مثل المساجين بالسلاسل |
Mahvolmuş bir deve zincirlenmiş, korkunç bir kızgınlıkla yanıyordu. | Open Subtitles | التى كُبّلت بالسلاسل مع عملاق مُدمّر, وكان يحترق بالأستياء الرهيب |
Bana, herkes görsün diye, bedeninin hala zincirler içinde sallandırıldığını söylediler. | Open Subtitles | قيل لي ان جسده لاايزال معلقا مربوط بالسلاسل ، ليراه الجميع |
Toothless zincirlenmişti ve günlerdir ağzı kapalıydı. | Open Subtitles | كان تــوثــلس بالسلاسل و مكمم لعدة أيام. |
Buraya zincirli olarak getirilmiştim, efendim. Ne düşündüğünüzü bilmiyorum. | Open Subtitles | لقد أحضرت الى هنا مكبلا بالسلاسل سيدى لا أعرف ماذا أفكر |
Bu kadar ağır olduğunu bilsem seni orada zincirli bırakırdım. | Open Subtitles | لو أنني أعلم أنك ثقيل هكذا لتركتك مقيد بالسلاسل |
Bu kadar ağır olduğunu bilsem seni orada zincirli bırakırdım. | Open Subtitles | لو أنني أعلم أنك ثقيل هكذا لتركتك مقيد بالسلاسل |
Köleler denize atıldıklarında birbirlerine zincirle bağlıymış. | Open Subtitles | العبيد كانوا قد قذفوا في البحر ... وكانوا جميعهم مسلسلون بالسلاسل سوية ... |
İçeri girdiklerinde kapıyı dışarıdan zincirle bağlayacağız. | Open Subtitles | سنقفل الأبواب بالسلاسل من الخارج، |
Aslında, o kadar asi bir çocuktu ki Odin onu toprağın derinliklerinde zincirlerle bağladı. | Open Subtitles | حقيقة لوكي كان كالطفل المنفلت مما جعل أودين في النهايه يقيده بالسلاسل في باطن الأرض |
Beni tekmelediler, zincirlerle vurdular. Ne yaptıklarına bir bakın. | Open Subtitles | ركلوني, ضربوني بالسلاسل إنظروا ماذا فعلوا بي |
Hızınızı biraz azaltmak için de bacaklarınıza Zincir takılır. | Open Subtitles | وسنقيد أرجلكم بالسلاسل لنثقل عليكم فعلا |
"Zincir ve kilitlerle Tilki'nin avında | Open Subtitles | تعقبوه بالسلاسل والأغلال |
Altı hafta boyunca, dışarıya zincirlenmiş ve sadece özgürlüğünü satın almaya çalıştı diye. | Open Subtitles | إنها مربوطة بالسلاسل في الخارج لمدة 6 أسابيع |
Altın zincirler, bilezikler ve madeni pullarla tamamen kaplanmıştı ve yüzü bir maske gibiydi. | Open Subtitles | كانت كلها مغطاة بالسلاسل الذهبية, والأساور المتلألئة ووجهها مثل القناع |
Ölüme terk edilmişti Nairobi'de pis bir kerhanenin bodrumunda boruya zincirlenmişti. | Open Subtitles | وقد غادر ليموت بالسلاسل إلى الصنابير في الطابق السفلي من بيت قذر للدعارة في نيروبي |
- Kamyonlarla silahlar ne içeri, ne de dışarı geçebilsin diye kendini girişe zincirledi. | Open Subtitles | لقد ربط نفسه بالسلاسل على البوابة... ليمنعهم من ادخال شاحناتهم واسلحتهم أو اخراجها |
Hercules ve Arias'ın zincirlenerek götürüldüğünü sen de görmedin mi? | Open Subtitles | و لكن هل لاحظت أن هرقل و أريس أخذو بعيدا بالسلاسل |
Bize getirdiğiniz bu dilenci de kim bir suçlu gibi zincire vurulmuş? | Open Subtitles | من هذا البائس الذي احضرته لنا؟ مقيد بالسلاسل مثل المذنبين |
prangalı mahkûmlarla bebek baltanı kullanarak kayaları parçalıyordun! | Open Subtitles | مكبل بالسلاسل تكسر الأحجار بذلك المعول الصغير؟ |