Tamam, bak, Joe için üzgünüm ama Mark Ballas'ımız var. | Open Subtitles | حسنا, انظرى أشعر بالسوء تجاه جو ولكن لدينا مارك بالاس |
Erkekler için kötü hissediyorum, çünkü buna sahip değiller. | TED | لذا أشعر بالسوء تجاه الرجال لأنهم لا يملكون ذلك. |
Jessie için üzülmüştüm, ama ne yapabilirdim ki? | Open Subtitles | شعرت بالسوء تجاه جيسي لكن ماذا كنت لأفعل؟ |
Yani kötü hissettiğim için beni suçlamayın, tamam mı? | Open Subtitles | لذا اعذرني لأنني اشعر بالسوء تجاه ذلك ، حسنا |
Artık kavga etmeyelim. Her şey için özür dilerim. | Open Subtitles | فلنكف عن الشجار ثانية أشعر بالسوء تجاه الامر كله |
Diğerleri için üzülme, en iyileri olman senin suçun değil. | Open Subtitles | لا تشعرِ بالسوء تجاه الأخرين فلا يمكنك منع نفسك من أن تكوني الأفضل |
Kendimi kötü hissettim ama bu onun iyiliği için. | Open Subtitles | أشعر بالسوء تجاه هذا ، ولكن كان ذلك لمصلحتها |
Onun hafta sonunu mahvettiğin için kötü hissetmiyor musun? | Open Subtitles | . ألا تشعر بالسوء تجاه كل شئ بسبب تَخريب عطلتها؟ |
Biliyorum şu anda kendin için kötü hissediyorsun. | Open Subtitles | أعرف ذلك أنت تشعر بالسوء تجاه نفسك الآن. |
Haklı olduğum için hiç üzülmedim. | Open Subtitles | لم اشعر بالسوء تجاه كوني محقا مثل هذه المرة ابدا |
Bak, bugün aramız kötü bir şekilde ayrıldığımız için kendimi kötü hissediyorum. | Open Subtitles | انظري،أشعر بالسوء تجاه كيف تركنا الأمور اليوم |
Sahip olduklarını ve kaybettiklerini bilmek onun için üzülmeme sebep oluyor. | Open Subtitles | أشعر بالسوء تجاه معرفة ما كان لديه وفقده |
Kendi adıma kötü hissedip boşa enerji harcamamak için çok çabalıyorum çünkü öyle yaparsam mutluluğa veya başka bir duyguya hiç yer olmayan bir paradoks içinde sıkışıp kalırım. | TED | أحاول جاهدا أن لا أضيع وقتي في أن أشعر بالسوء تجاه نفسي، لأنني عندما أفعل، أتعثر في حالة من التناقض الذاتي، حيث لا يوجد هناك أي مجال للسعادة أو أي مشاعر أخرى. |
Umarım oyun için kendini kötü hissetmiyorsundur. | Open Subtitles | أتمنى أنكِ لا تشعرين بالسوء تجاه اللعبة |
Gelmişiz, Blind Melon grubundaki adam için üzülerek vakit mi harcıyoruz bir de? | Open Subtitles | ونحن نضيّع وقتنا بالشّعور بالسوء "تجاه شخص من فرقة "بلايد ميلون |
Şöyle bir duruma geldi, insanların, diktiği o ucuz ve çirkin evlere para vermelerine sebep olduğu için kötü hissediyor. | Open Subtitles | ها قد جاء الوقت. شعر بالسوء تجاه إقدام الناس على الدفع -لمنازله الرخيصة والسيئة |
Ağabeyi için üzüldüğünü söyledi. | Open Subtitles | قال بأنه يشعر بالسوء تجاه اخيه |
Ona üzüldüğüm için koymuştum. | Open Subtitles | اه هذا ؟ أنا اشعر بالسوء تجاه ها ميونغ |
Bu şekilde yaptığımız için biraz kötü hissetmiyor değilim. | Open Subtitles | أشعر بالسوء تجاه فعل هذا بهذه الطريقة |
Carter, Tricia için üzülmeye başladım şimdi. | Open Subtitles | كارتر، بدأت أشعر بالسوء تجاه تريشا |