"بالسوء و" - Translation from Arabic to Turkish

• kötü

Kendimi kötü hissedip, dua ederdim, ama işe yaramazdı.
كنت أشعر بالسوء و أظل أُصلّى و أُصلّى لكن لم يفلح الأمر

- Kendimi çok kötü hissediyorum. Öylesine utanıyorum ki. Eğer bu durumu düzeltecek birşey varsa...
أشعر بالسوء , و بالإهانة لو كان بوسعى أى شيء

Sadece birlikte güzel zaman geçirmeye başlamıştık ve... kendimi kötü hissetmeme sebep oldu ve endişelendirmeye başladı.
بمجرد أن نبدأ فى قضاء وقت سعيد معاً.. تبدأ فى جعلى أشعر بالسوء و عدم الأمان

- Yani kendini kötü hissediyorsa yüzünü suçluyor.
لو أنك تشعر بالسوء و التقزز فتقوم بلوم وجهك

Yani, eğer konuşmasaydın, aa... Ben hala kendimi çok kötü ve suçlu hissedecektim.
...فكما تعلمين، لو لم تفعلي ذلك لكنت لا زلت أشعر بالسوء و الذنب

Kendimi kötü hissediyorum, iki gözü de morarmış bir kadına ne diyebilirsin?
و كنتُ أشعر بالسوء , و أقول لنفسي ما الذي ستقوله لامرأة حول عينيها كدمتين سوداوتين ؟

Tim bize ne kadar kötü hissettiğinizden bahsetti ve lütfen, herkesin sadece elinden gelenin en iyisini yaptığını biliyoruz.
تيم أخبرنا كم شعرتى بالسوء و رجاءا نحن نعلم أن الجميع يبذلون قصارى جهدهم

Çok kötü hissediyor ve eteğindeki taşları dökmek istiyor.
تحس بالسوء و ترغب أن تزيح كل شيء عن صدرها

Seni kötü hissettirmeye çalışmıyorum. Ama yapma.
لا أحاول أن أجعلك تشعرين بالسوء و لكن هيّا

Seni kötü hissettirmeye çalismiyorum. Ama yapma. Çocuk asagilik herifin tekiydi.
لا أحاول أن أجعلك تشعرين بالسوء و لكن هيّا

O kendini kötü hissediyor, ama sen kendini daha iyi hissediyorsun.
ستشعر اودرى بالسوء و انت ستشعر انك افضل

Eve gittiğimde ona anlattığımda kendimi çok kötü hissettim.
عندما ذهبت للمنزل شعرت بالسوء و أخبرتها

Kendini kötü hissediyor musun?
هل شعرت بالسوء و الألم

Kendimi çok kötü hissediyorum ve çok üzgünüm.
و أنا أشعر بالسوء و أنا آسفة

Hayır. kötü hissettim ama bana da lazım. Bu Feinstein'in arabası herhalde.
أجل، أشعر بالسوء و لكني أحتاجها هذه بالتأكيد سيارة (فاينستين)

Niye Ryder'a yalan söylediğim için kötü hissediyorum da Lennox'a yalan söylediğin halde normalmiş gibi davranıyorsun?
لماذا أنا أكذب على (رايدر) و أشعر بالسوء و أنت تكذبين على (لينكس) و تحظين بوقت رائع ؟

Sadece... sadece babamı gammazlayacağını düşündüğüm için kötü hissediyorum.
أنا أشعر بالسوء و الغباء

Vince'in içini rahatlatmaya çalıştım, ama belli ki daha kötü hale getirdim.
حاولت تحسين مزاج (فينس)، لكن من الجلي أنني جعلته يشعر بالسوء و الآن أشعر بالسوء

Kendimi kötü hissettim. Ama...
الأن أشعر بالسوء و لكن...