"بالسوائل" - Translation from Arabic to Turkish

    • sıvı
        
    • sıvıyla
        
    • serum
        
    • sıvıyı
        
    • sıvıları
        
    Ona beş miligram morfin ver. sıvı vermeyi sürdürün Open Subtitles لنعطها 5 ملجرام من المورفهين ونمدها بالسوائل
    Eminim, yanık ünitesi ona sıvı vermiştir yani potasyum seviyesinin azalması değil, artması gerekirdi. Open Subtitles عدا أن وحدة الحروق تمده بالسوائل مما يعني أن البوتاسيوم يجب أن يرتفع لا العكس
    Çünkü ana rahmi, insanın bir balık gibi sıvı içinde yaşadığı... tek yer. Open Subtitles بالطبع حيث أن رحم الأم هو المكان الوحيد الذي يعيش به الأنسان محاطاً بالسوائل من كل جانب فهو يكون مثل السمكة
    Ayrıca içi sıvıyla dolu iki kılla çizilmiş torba vardır. TED وهناك كذلك كيسان مبطنان بالشعر معبأة بالسوائل.
    Terk edilmiş, yeni doğmuş bir bebek Damardan sıcak serum verilmesi lazım ama damar bulamıyorum Önkoldaki arterden dener misin? Open Subtitles تحتاج الى تدفئة بالسوائل عن طريق الوريد ولكنني لم أعثر على وريد للحقنة . هل بأمكانك البحث ؟
    Biz sıvıyı boşaltana dek dolmaya devam edecek. Open Subtitles لأنها ستمتلئ بالسوائل إن لم تفعل حتى نستطيع أن إستنزاف الماء منها .
    Sör Isaac Newton, elma hikayesiyle ünlü kişi, bu ilişkiyi ilk kez ortaya koydu. Dolayısıyla bu sıvılar 'Newton sıvıları' diye adlandırıldı. TED السير إسحاق نيوتن، وتفاحة المشهورة، هو أول من طرح هذه العلاقة، بالتالي، هذه السوائل تسمى بالسوائل النيوتينية.
    Sonra ciğerleriniz çöker ve sıvı meydana gelir, ardına ölürsünüz. Open Subtitles وستنهار الرئتان وتمتلئان بالسوائل و تموت
    Kadın, sıvı ve oksijen ile ayıltıldı. Open Subtitles ماذا لدينا؟ امرأة موصلة بالسوائل و الأكسجين
    Akciğer ödemi nedeniyle ölmüş. Ciğerleri sıvı dolmuş. Open Subtitles مات من أستسقاء الرئة رئته مملوة بالسوائل
    Ona sıvı veriyoruz ve akciğerlerinde hâlâ bir sorun yok. Open Subtitles أتمنى ذلك لكن لا، لقد زودناها بالسوائل وما زال لا إصابة بالرئة
    Çantada sıvı veya jel var mı? Varsa içeri giremezsin. Open Subtitles لا يمكنك الذهاب هناك بالسوائل والمواد الهلامية.
    Hepimiz, anne rahmindeyken sıvı içinde yaşıyor ve oksijen için nefes alma ihtiyacı duymuyorduk. Open Subtitles كلّنا فعلنا، في الرحم، عندما كنّا محاطين بالسوائل وكان الأوكسجين يصل إلينا دون أن نتنفس حتى.
    Devamlı sıvı verdik. İstediğim gibi tepki vermedi. Open Subtitles .نحن نمده بالسوائل باستمرار لكنه لا يستجيب كما اريد
    Kanındaki alkol oranı 0.32'ydi. Sana sıvı verip solunumunu izliyoruz. Open Subtitles نسبة الكحول في دمك 0.32 لذلك زودناك بالسوائل ونراقب نسق تنفسك
    Bir şey söyleyeyim mi? Bu, sıvı dolu! Open Subtitles و أقول لك، إنها مليئة بالسوائل
    Oksijen seviyesi kötü durumda, ayrıca ciğerleri sıvıyla dolu. Open Subtitles الأكسدة مرتفعة بشدة و الرئتان ممتلئتان بالسوائل
    Hırıltılar var. Ciğerleri sıvıyla doluyor. Open Subtitles حسناً, أنا أسمع صوت خشن, إنه ملئ بالسوائل.
    Aynı şekilde akciğer ödeminde de ciğerleriniz sıvıyla dolar. Open Subtitles ووذمة الرئة ، التي تعني أمتلاء رئتكم بالسوائل
    İkinci bir serum takmamız gerek. Open Subtitles عـلينا الحصول على وريد ثاني دعونـا نبدأ بالسوائل أولاً
    Bana pankreatik sıvıyı hatırlattı. Open Subtitles البنكرياسية بالسوائل يذكرني إنه
    Sıcak sıvıları vermeye başlayın. Kalp masajını durdurun. Open Subtitles سنبدأ بالسوائل المدفئة كفى انعاشاً يدوياً

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more