| Orada bin türlü badire atlatıyorsun ve video oyunu oynadığını sanan bir manyak sinemada seyircileri tarıyor ve ölüyorsun. | Open Subtitles | ينجون من تلك الأهوال ثم يٌقتلون بالسينما بواسطة مجنون ما يظن أن إطلاق النار على المتفرجين بواسطة رشاش آلي |
| sinemada birinin ayağına bastığın zaman özür dilersin. | Open Subtitles | لا . تأسف عندما تدوس . على زعنفة احدهم بالسينما |
| Bu gece küçük bir sinema tarihi için hazır mısın? | Open Subtitles | هل أنتَ مهتمّ بالسينما التاريخيّة الليلة؟ |
| Filmi izlemelerini istedim çünkü böylece sinemaya ilgileri daha da artacak ve yönetmen olarak bana daha çok saygı duyacaklardı. | Open Subtitles | أردتلهمأن يشاهدواالفيلم.. ليزدادواشغفاً.. بالسينما .. |
| Dava ilgimizi çekti çünkü sonuçta sinemayla ilgili. | Open Subtitles | هذه القضية أثارت اهتمامنا لأنلهاصلة.. بالسينما.. |
| O gece Sinemadan sonra harap haldeydim. | Open Subtitles | لقد كنت فى حالة سيئة عندما كنا بالسينما. |
| Bu aslında alegorik olarak ya da tepkisel olarak sinemanın kendisine inanmaktır. | Open Subtitles | إنه يعكس أيضاً، وبشكل رمزي السؤال حول الإيمان بالسينما ذاتها |
| İtalyan sinemasının kralı. | Open Subtitles | حياتي حقيقية بالسينما الإيطالية |
| Bu film sinemada gördüğümüzle aynı değil. | Open Subtitles | هذا الفيلم .. إنه ليس ذاته الذي شاهدناه بالسينما |
| Mutfakta fareler var! sinemada kayıt ettiğim şu güzel film gibi. | Open Subtitles | الفئران في المطبخ تماماً كالفيلم الذي صورته بالسينما |
| sinemada izlemiştim, rezaletti. Korku filmi değil, iğrenç bir şey. İşkenceli porno zırvalıklarını hiç sevmiyorum. | Open Subtitles | لقد شاهدته بالسينما إنه مقرب وليس مرعباً |
| sinemada sevgilinin elini tutma kuralı da yok. | Open Subtitles | حسنا، و كذلك القاعدة الخاصة بإمساك يد حبيبتك بالسينما |
| Ama açık havada olduğunu sanıyorum, sinemada değil. | Open Subtitles | لكن أعتقد إنّها في العراء وليس بالسينما |
| O sinemada söylediğim her şey doğruydu. | Open Subtitles | كل ما قلته بالسينما كان حقيقياً. |
| Yerel sinema topluluğu şu anda pek yardımcı olabilecek... durumda değil. | Open Subtitles | وضع العاملين بالسينما المحلية حاليا لا يؤهلهم لإحداث أي تأثير ذو شأن |
| Unuttun mu geçen hafta seni Maratha Mandir(sinema salonu)'e götürmüştüm. | Open Subtitles | أخذتك لمشاهدة الفيلم بالسينما الأسبوع الفائت |
| Bir sinema salonunda perdede olan bitenleri mutlu bir biçimde seyrederken tam önünüzdeki sıraya birinin gelip görüşünüzü engellediğini düşünün. | Open Subtitles | تخيل أنك تجلس مستمتعاً بمشاهدة فيلم بالسينما شئ ما يحجب عنك الرؤية - وإذا به شخص ما |
| Bazen Cuma akşamları Amelie sinemaya gider. | Open Subtitles | بعض أيام الجمع أميلي تشاهد فيلما بالسينما |
| Bazen Cuma akşamları Amelie sinemaya gider. | Open Subtitles | بعض أيام الجمع أميلي تشاهد فيلما بالسينما |
| Güzel çünkü aramamın sebebi, sinemaya gidip konuşmamak. | Open Subtitles | جيد، لأنني اتصلت بكِ كي أدعوكِ لعدم التحدث إليَّ بالسينما الليلة |
| Bu bir şekilde sinemayla ilgili bir etkinlik. | Open Subtitles | حسنا، هذا نشاط يتعلق بالسينما بأية حال |
| - Allan sinemayla ilgilenir. | Open Subtitles | ألين مهتم بالسينما |
| - Sinemadan hoşlanır mı? | Open Subtitles | -أهو مهتم بالسينما ؟ |
| O, Sinemadan sonra delirir. | Open Subtitles | " أنه مجنون بالسينما ." |
| Burası ne zaman arabalı sinemanın arka koltuğuna dönüştü acaba? | Open Subtitles | متى أصبح هذا المقعد الخلفي في سيارة بالسينما ؟ |
| Dünya sinemasının hayranı olmalısın. | Open Subtitles | لا بد وأنكِ مُعجبةٌ بالسينما العالمية |