Daha açık söyleyecek olursak, bütün ışıklar yeşil yanacak şekilde ayarlanacak. | Open Subtitles | إقصد بالإخلاء أن تكون المفاتيح موضوعة بالشكل الصحيح وجميع الإشارات خضراء |
Uygun ve yerinde olduğunu düşündüğü şekilde hükümeti yönetebilen abim bunlardan birisi. | Open Subtitles | الأمر يتعلق بأخى أن يتمكن من إدارة حكومته بالشكل الذى يراه مناسباً |
İstediğiniz cevabı almak için soruyu doğru şekilde sormalısınız ve barışı sağlamak için doğru şekilde hayır demelisiniz. | TED | عليك طرح أسئلة بطريقة صحيحة لتحصل على الإجابات المقنعة، و عليك أن تقول لا بالشكل الصحيح ليبقى السلام. |
Kaynaklarımızın doğru yoldan kullanılmasını sağlamak zorundayız. | Open Subtitles | يجب أن نتأكد أن مواردنا تستخدم بالشكل الصحيح. |
Tarihsel bir yapıda. | Open Subtitles | بالشكل التاريخي. |
Olması gerektiği gibi emisyonları azaltmıyoruz. | TED | لسنا نحد من انبعاثات الغازات بالشكل الكافي. |
Ve sonra anladım ki aslında, iki alanda da yeterince ileri değildik ki bu şeyleri tamamen açıklayabilelim. | TED | ثم أدركت أننا بالواقع لسنا متطورين بالشكل الكافي في أيّ من المجالين لتفسير الأمور بالشكل الوافي. |
Ama diğer yandan Amazon bu işi yanlış bir şekilde yaptı. | TED | بينما ما قامت به أمازون قامت به بالشكل الخاطئ المعكوس. |
İnşa bittiğinde, inkar edilemez şekilde iki fiziksel gemi olurdu: Atina'da demirlemiş olan gemi ve bir adamın arka bahçesindeki gemi. | TED | وحين تنتهي العملية فسيكون لدينا سفينتان متطابقتان بالشكل: السفينة التي ترسو في أثينا، والأخرى الموجودة في حديقة أحدهم. |
Özellikle de kurumların dönüşümüne hep aynı şekilde yaklaşmaya devam edersek. | TED | لاسيما إذا استمرينا في مقاربة تحول المنظمات بالشكل الذي لطالما عملنا به. |
Toplu karar alma, iyi bir şekilde yapıldığında, bireysel karar almadan daha iyi. | TED | إن اتخاذ القرارات الجماعية أفضل بكثير من اتخاذ القرارات الفردية لو تمت بالشكل الصحيح. |
Sadece bıçağı avucumda bu şekilde tutacağım. | TED | سوف أقوم باحكام القبض على السكين بقبضتي بالشكل التالي. |
Sistemler şu anda tasarlanmış bir şekilde işlemiyor. | TED | و لن تُفلح في مهمتها بالشكل الذي هي عليه الآن. |
Eğer cömertlik edeceksek, bunu uygun bir şekilde yapalım. | Open Subtitles | ولو كنا سنصبح كرماء, فلنقم بها بالشكل الصحيح |
Bu ifade, savunmanızı tehlikeye atacak bir durumda sizi sınırlandıracak şekilde yorumlanmamalıdır. | Open Subtitles | هذه السياسة لايجب أن تفسر على أنها مقيدة بالشكل الذى . يعرض قوات الدفاع للخطر |
Görevimi, dadımın benle gurur duyacağı bir şekilde icra edeceğimi umuyorum. | Open Subtitles | إني أتطلع لإنجاز مهامي بالشكل الذي يرضي عني مربيتي |
Ellerin boynuma dolanmış şekildeyken doğru bir şekilde yapamadım. | Open Subtitles | لم أستطع القيام به بالشكل الصحيح وذراعك حول عنقي |
Evet hayatımızı kökünden değiştiren anlar olur... ama her zaman... bekleyebileceğimiz yoldan olmaz. | Open Subtitles | نعم, هناك لحظات تغير حياتنا للأبد ولكن ليست بالشكل الذي نتوقعه |
Bak, bu işi yanlış yoldan yapma, ben sadece ve teninin tonu seyahat etme yasağı... | Open Subtitles | لا تفهم بالشكل الخاطئ لكن نمط بشرتك يجب أن تكون |
- Tarihsel yapıda değil. | Open Subtitles | انها ليس بالشكل التاريخي. |
Yine de, "tail-sitter"da olan sofistike algoritmalar yok, bu da uçması için onu fırlatmam gerektiği anlamına geliyor. | TED | ومع ذلك، فليس لديها الخوارزمية المعقدة للجالسة على ذيلها، ما يعني أنه لجعلها تطير. ينبغي علي رميها بالشكل الصحيح |
Komşular seni yeterince beslemediğimi düşünüyor, sanırım. | Open Subtitles | الجيران يعتقدون أنني لا أُطعمكَ بالشكل المناسب، أعتقد. |
Doğru gitmesini sağlamak için yanlış gidebilecekleri düşün. | TED | فكر بكل خطأ يحتمل أن يحدث لتتأكد من فعل الأمر بالشكل الصحيح. |
Arayıp, uygun biçimde davet etmek istiyorum. | Open Subtitles | سأتصل بك بالشكل اللائق وأدعوك إلى الخروج |