Flamanlar kuzeyde, Walloon'lar güneyde. | Open Subtitles | الفلمنكيين بالشمال ,والفرنسيين فى الجنوب |
kuzeyde, kral olan birçok demircinin hikayesi vardır. | Open Subtitles | ثمة حكايات كثيرة بالشمال عن حدادين أصبحوا ملوكاً |
Doğru kız kuzeyde bi yerlerde | Open Subtitles | الفتاه المناسبه موجوده فى مكان ما بالشمال |
Bu alçak lordların seni aşağılamasına izin verirsen kuzey'i tutamazsın. | Open Subtitles | لا يمكننا التحكم بالشمال اذا تركت رجالاً أقل منا يهينوننا |
Sanırım Kuzeydeki askeri üsse götürüldüler. | Open Subtitles | أعتقد انهم أُخذوا إلا القاعده العسكرية بالشمال |
Kozik kuzeyde, Happy de Oswald'un yanındayken burada adama gereksinim var. | Open Subtitles | بما أن كوزيك لا يزال بالشمال و هابي عند اوزوالد سوف نحتاج بعض الرجال هنا |
Ana yol kuzeyde | Open Subtitles | الطريق السريع بالشمال هذا مانود أن نسلكه أعلم أى اتجاه هو الشمال |
kuzeyde ölümün daha acımasız ve ani olduğu konusunda sizi uyarmalıyım. | Open Subtitles | يجب أن أحذرك أنه هنا بالشمال أن الموت قد يكون وحشي ويأتي بلا تحذير |
Yani kuzeyde yapman gereken şeyi yapmadın mı? | Open Subtitles | حتى لا تفعلي ما كان يُفترض عليكِ فعله بالشمال ؟ |
kuzeyde bir sürü dövme salonu var. | Open Subtitles | هناك الكثير من صالات الوشوم بالشمال |
Aradığın adam kuzeyde. | Open Subtitles | الشخص الذي تبحثين عنه موجود بالشمال. |
Bu akşam, çok fazla hayalet bekliyoruz. Londra'dan başlayıp, kuzeyde İskoçya'ya doğru yoğunlaşma var. | Open Subtitles | ،ونتوقع الليلة بعض الأشباح الغريبة" " على لندن مروراً بالشمال حتى اسكتلندا |
kuzeyde bi kamptı | Open Subtitles | انها بلدة بالشمال , اين مركزها بالشمال |
Herkes bu maçı kuzey'in Güney'e karşı mücadelesi olarak gözüküyor. | Open Subtitles | الناس يدعون هذه المبارة بالشمال ضد الجنوب |
Pekala, ilk üç kurbanı kuzey, Güney, ve doğudaydı. | Open Subtitles | حسناً، ضحاياه الثلاثة الأولى كانت بالشمال والجنوب والشرق |
Ağaç sınırı kuzey batıda kapıdan 70 metre uzakta. | Open Subtitles | خطّ الأشجار يقبع بالشمال الشرقي، إنّه على مسافة 80 ياردة خارج البوابات. |
Kuzeydeki başarısızlığın olmasaydı burada olmazdık. | Open Subtitles | إذا لم يكن إزاء الفوضة التي إحدثتها بالشمال ما كنا لنتواجد هنا |
O korkakların biri de işte Kuzeydeki üstlerime gitti. | Open Subtitles | واحد من أولئك الجبناء هرب إلى كبار المسؤولين بالشمال. |
Kuzeydeki bir kulübeye doğru yol alıyordum... siz de o sırada bir hikaye anlatıyordunuz, ve ben de gülüyordum. | Open Subtitles | ... كنت أقود إلى الكوخ بالشمال وكنت تقص حكاية وكنت أضحك |
Ne-- doğru mu okuyorum, kuzeye gidenler güneye göre daha çok mu hastalanıyor? | Open Subtitles | ماذا... هل أنا أقرأ هذا جيداً أن الناس الذين بالشمال يمرضون أكثر من |
Avrupanın kuzeyi daha soğuk.. | Open Subtitles | ان الأجواء بأوروبا ابرد من هنا وخاصة التي بالشمال منها |
"Siz, kuzeyin ışığını, Sınırsız bilgeliğinizle | Open Subtitles | انكَ لشمسُ ساطعه انكَ لرائد التنوير بالشمال |