Şu ellerinde mum tutanlar yemin edecek olanlar. | Open Subtitles | أنظر ، هؤلاء اللاتى تمسكن بالشموع هن من ستحصلن على النقاب |
Çay içtik, sonra mum ışığında yemek yedik. Atlı araba gezintisi... | Open Subtitles | شربنا شايا وبعد ذلك عشاء مضاء بالشموع وبعد ذلك جولة عربة جميلة. |
mum ışığında yenen romantik bir akşam yemeği, İkimiz, baş başa. | Open Subtitles | عشاء رومنسي مضاء بالشموع فقط نحنُ الإثنان |
Efendim, Avustralya halkını ayarladım ellerindeki mumlarla sizi isminizi yazacaklar. | Open Subtitles | لقد طلبت من قوم قارة أستراليا أن يتعاونا الليلة بكتابة اسمك بالشموع |
- Dün gece yapmam gerekeni. Burayı çiçeklerle, mumlarla, basit bir yemekle ve ceviz pastasıyla donatacağım. | Open Subtitles | أغطّي المكان ببتلات الزهور اشعل النار, عشاء مزيّن بالشموع, فطيرة جوز |
Mumları ve annemin dantel masa örtüsünü getiririm. | Open Subtitles | اذن ساتى بالشموع وغطاء المائده المزين الخاص بوالدتى |
Üzgünüm, mumlara rastladık ve Lemon da onları gördü. | Open Subtitles | لقد سرقت عرضى للزواج أنا أسف يا زوى لقد مررنا بالشموع و ليمون رأتهم |
Sanırım çocuklar doğduğundan beri mum ışığında yemek yemedik. | Open Subtitles | لا اعتقد بأننا تناولنا العشاء بالشموع منذ قبل أن ننجب الأطفال |
mum ışığında 2 kişilik bir yemek masası daha yeni servis edilmeye hazırlanmıştı. | Open Subtitles | مع ذلك كان هناك عشاء مضاء بالشموع لشخصين والذي حدث منه أن يعدهُ فحسب |
Danielle'ın arkadaşları onun anısına mum ışığında anma töreni hazırlıyor. | Open Subtitles | اصدقاء دانييل سيقيمون لها مراسم توديع بالشموع |
artık mum ışığında tek başına banyo yok. | Open Subtitles | دعني اقترح لا مزيد من الحمامات بالشموع لوحدك |
Wisconsin'deki mum ışığı nöbetinde bir grup genç inançlı hiristiyanlara desteğin simgesi oldu. | Open Subtitles | ونظم مجموعة من الشباب وقفة احتجاجية صامتة بالشموع في ولاية ويسكونسن نظمت لدعم زملائهم المؤمنين بالمسيحية |
Daha sonra yurttaşların bir araya gelip cinsel şiddet ile ilgili açık bir şekilde konuştukları bir mum ışığı seremonisine gittim. Hindistan'ın bu noktada böylesine endişe verici durumuna cevap olarak birçok blog oluşturdum. | TED | وذهبت ذات عشية في مسيرة بالشموع حيث اجتمع مواطنون للتحدث حول قضية العنف الجنسي علانية، وسجلت عدة تدوينات استجابة لذلك الوضع المخيف في الهند حول تلك القضية. |
Yemek salonu sadece mum ışığıyla aydınlatılmıştı. | Open Subtitles | غرفة الطعام كانت مضاءة بالشموع فقط |
Lavon korunun en romantik yerini seçip mumlarla "Evlen benimle" yazmış. | Open Subtitles | يا إلهى لقد أختار لافون أكثر الأماكن رومانسيه فى الحديقه و تهجى هل تتزوجينى بالشموع |
Küvetin etrafı da kokulu mumlarla çevrili olur sanıyorum? | Open Subtitles | اعتقد ان الحوض سيكون محاط بالشموع المعطره |
Sadece mumlarla aydınlatacaktın. | Open Subtitles | أردت أن تضيئه فقط بالشموع |
Söyle hadi. Le Chateau'nun arkasında mumlarla aydınlatılmış bir masa mı? | Open Subtitles | لنقل، طاولة مضاءة بالشموع مجدداً في مطعم (لو شاتو) ؟ |
-Kırmızı Mumları, tahta masaları olan... -Muz tatlısı var, ne ararsan var. | Open Subtitles | بالشموع الحمراء، مناضد خشبية - لسان الحمل، غذاء في كل أرجاء المكان. |
Mumları alırsın? | Open Subtitles | تحتفظ بالشموع ؟ |
Gidip Mumları alalım. | Open Subtitles | -دعينا ناتي بالشموع . |