"بالشهادة" - Translation from Arabic to Turkish

    • tanıklık
        
    • ifade
        
    • şahitlik
        
    • ifadeye
        
    • tanık
        
    • kefil
        
    Arizona eyaletindeki Nicholas Morgante olayında tanıklık yapmak için belirlendiniz. Open Subtitles أنت مطلوبة للإدلاء بالشهادة في قضية نيكولاس مورجانت بولاية أريزونا
    O zaman tanıklık et. Devam et, o zaman. Fedakarlığının karşılığını al. Open Subtitles حسناً ، لتدلي بالشهادة إذن ، أكمل قضيتكَ، إجعل تلكَ التضحية مُستحقة.
    İroni olan tüm hafta boyunca mahkemede tanıklık yapmış olmasıydı. Open Subtitles ولسخرية القدر، أمضى هذا الإسبوع بأكمله في المحكمة يقوم بالشهادة
    Ben bu tanığın ifade vermemesi için hiçbir geçerli sebep göremiyorum. Open Subtitles لا أرى أى داع ألا تكون هذه الشاهدة مؤهلة للقيام بالشهادة
    Uzun zamandır kocam dediğiniz adam aleyhine ifade vermek istiyor musunuz? Open Subtitles هل يمكنك القيام بالشهادة ضد الرجل الذى كنت تدعينه زوجك ؟
    İş arkadaşlarına karşı şahitlik ederek özgürlüğü için bir anlaşma koparmış. Open Subtitles لقد عقد صفقة مُقابل حرّيته بالشهادة ضدّ زملائه.
    Sonra da kadına tanıklık yaparsa hakkındaki suçlamaların düşeceğini söylediniz. Open Subtitles ومن ثمّ أخبرتها أنّك ستسقط التُهم لو قامت بالشهادة فقط.
    Nedenini biliyorsun. Artık kimse tanıklık yapmak istemiyor. Open Subtitles تعلم ما يعنيه ذلك، فلا أحد منهم يرغب بالشهادة بعد اليوم
    Tanığı kurtar ve yarın tanıklık etmesi için hayatta kalmasını sağla, Open Subtitles إنقاذ هذا الشاهد وإبقاءه حياً ليقوم بالشهادة في الغد
    Şerif aleyhine mi tanıklık yapacaksın? Open Subtitles هل تتمنى الإدلاء بالشهادة ضد عمدة البلده ؟
    Karısı olarak rızan dışında tanıklık etmeye zorlanamazsın. Open Subtitles بصفتك زوجته لا يمكن الفرض عليك بالشهادة لكن يمكن الإختيار
    Maalesef Sayın Hakim, sanığın annesi olan baş tanığımız Diane Jansen, sağlık sorunları nedeniyle tanıklık edemeyecek. Open Subtitles لسوء الحظ, سيدى شاهدتنا الرئيسية ديانا جنسن أم المتهمة, غير قادرة على الادلاء بالشهادة لأسباب صحية
    tanıklık etmeyeceğini bende yeni öğrendim ve şok oldum. Bu onun yapacağı iş değil. Open Subtitles علمت للتوّ أنّه تمنع عن الإدلاء بالشهادة و هذا صدمني ، فهذا ليس من قبيله.
    Bir şekilde, sen ve ben bu yaptıklarımızdan ötürü ifade vereceğiz. Open Subtitles في وقت ما أنت وأنا سنقوم بالشهادة حول ما فعلت الأن
    Wood'un arabaya doğru yürürken şoför koltuğunda onun oturduğu yönünde ifade veren ve onu teşhis eden elimizde 3 kişi vardı. Open Subtitles لدينا ثلاثة أشخاص قاموا بالشهادة عليه من الممكن أن يكون من الشهود هو السائق الذي مر بجانب الضابط "وود" بجانب السيارة
    Eyalet için çalıştığınız bu 11 yıllık süre içinde... delilik savunmasının kullanıldığı kaç davada ifade verdiniz? Open Subtitles في خلال ال11 عاما من الخدمة كم محاكمة قمت بالشهادة بها استخدم فيها الدفاع تهمة الجنون؟
    Mahkemeye çıkaramazsanız onu ifade vermez. Open Subtitles لن تقوم بالشهادة هل هذا لأنك ترعى طفلها ؟
    Onların bu konuyla hiç bir alakası yok, ama eğer bana ifade verdirirsen... Open Subtitles ..لا شأن لهم بهذا لكن لو أجبرتيني على ..الإدلاء بالشهادة
    Ama sana yardım edebilmenin tek yolunun Lobos aleyhine şahitlik etmen olduğunu bilmiyor. Open Subtitles ولكنه لا يُدرك أن الطريقة الوحيدة لكى أساعدك بها هى إذا ما قُمت بالشهادة ضد لوبوس
    Sayın yargıç, gerçekten de Tanrı'nın bir genç kızın ölümüne neden izin verdiğiyle ilgili bir ifadeye izin verecek misiniz? Open Subtitles سيادتك، استسمحي لشخص ما بالشهادة عن لماذا الرب سمح بموت فتاة شابة
    ama emin oluncaya kadar çocuğun tanık olduğu gerçeğini iyice derine göm. Open Subtitles لكن تجاهل الجانب المتعلق بالشهادة حتى نتأكد
    Şansımız var çünkü Hirsch davetli listesinde ve Chin'le bana kefil olmayı kabul etti. Open Subtitles بدون أن يكون تحت التدقيق أولاً. لكن لحسن الحظ, هايرش على قائمة الضيوف, وهو ينوي أن يقوم بالشهادة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more