İkinci halka şehvet suçluları içindir, şiddetli bir fırtınayla savrulurlar. | Open Subtitles | الدائرة الثانية لإولائك المذنبون بالشهوة الذين طاروا وسط عاصفة عنيفة |
şehvet ve öfkeyi, bana ve çocuklara sakla. | Open Subtitles | إحتفظ بالشهوة و الغضب لأجلي و لأجل الأولاد |
Sizin o şehvet dolu olması gereken şeyi tanımlama şekliniz sadece tıpkı bir babanın çocuğunuza olduğu gibi, onun müstakbel yeteneklerinin mide bulandırıcı bir analizi. | Open Subtitles | الطريقة التي تصفين بها والتي ينبغي أن تكون مليئة بالشهوة كانت مجرد تحليل غثيان لقدراته المستقبلية بمثابة أب لطفلك |
Orospunun şehvetli dölü yaraları sonsuzdur. | Open Subtitles | ذلك يُشعر بالشهوة أن تحضن النساء بدون نهاية و أن تمزّق مهابلهم |
Açıkçası şu şişmiş halimle kendimi hiç de şehvetli hissetmiyorum. | Open Subtitles | لا أشعر بالشهوة تحديداً... .. مع كل، انتفاخ كل شيء.. |
Bayalar ve baylar, yakın çekim kameramız hırs ve şehvet için çalışırken, bu güzellik, bir dakikalığına dev ekrana yansıyor. | Open Subtitles | من يقوم بتشغيل الكاميرات القريبة لابد وأنه يشعر بالشهوة. تلك الجميلة في المنطقة 6 تظهر أمام الشاشة الكبيرة لأكثر من دقيقة الآن |
- Ona benzer... {\1c00FFFF}Bu, 'şehvet' dediğimiz canavardı, ki son zamanlarda buna yenik düşmüştü. | Open Subtitles | -نوعاً ما كان الوحش المسمى بالشهوة الذي خضع له مؤخراً |
şehvet dolu, açıkça görülübilir. | Open Subtitles | ملئ بالشهوة هذا واضح جداً |
- Ateşli ve şehvet dolu. | Open Subtitles | -متحمسة ومليئة بالشهوة. |
şehvetli dünya turumuzdan önceki son durağımız. | Open Subtitles | المحطة الأخيرة في جولة وداعنا قبل أن نتجه رحلتنا المُشبعة بالشهوة حول العالم |
Arayan kişi, George gibi davranan fakat daha şehvetli olan Oscar'dı. | Open Subtitles | (كان (أوسكار) المنتحل لشخصية (جورج وكان يشعر بالشهوة |