Gıcık gıcık davranıyordum ve bana bağırmaya başladı. Ben de ona telefonla konuştuğu için fırça çektim ve o an söyledi. | Open Subtitles | لا, لقد كنت اتصرف بحماقه فأخذت بالصراخ على وأنا بدأت بالصراخ عليها لانها كانت تتكلم بالهاتف ومن ثم اخبرتني |
Birbirimize bağırmaya başladık, beni ittirdi ve çok kızdım. | Open Subtitles | بدأنا بالصراخ على بعضهم البعض، أنها يشق لي، وأنا كان مجرد سكران حتى... |
Kolombiya'da yaşlı adamlar postalara bağırmaya başladığında onları bir sahil kordonuna koyup gelgitin gerçekleşmesini bekleriz. | Open Subtitles | في "كولمبيا"، حين يبدأ المسنّون بالصراخ على البريد، نضعهم في مياه ضحلة وننتظر قدوم المد. |
Arkadaşım Adam Curtis, belki de internetin 1980'lerdeki bir John Carpenter filmi gibi olduğunu söylüyor, sonunda herkes birbirine bağırmaya ve birbirini vurmaya başlayacak, sonra sonunda herkes daha güvenli bir yere kaçacak ve bunun gerçekten iyi bir seçenek olduğunu düşünmeye başlıyorum. | TED | قال صديقي آدم كورتيس أن الانترنت ربما يشبه فيلم جون كاربنتر من الثمانينات، عندما يبدأ الجميع في نهاية المطاف بالصراخ على بعضهم البعض، وإطلاق النار على بعضهم البعض ثم وفي نهاية الأمر سيهرب الجميع إلى مكان آمن. كما أنني بدأت أفكر في أن هذا خيار جيد حقا. |
İnsanlar bana bağırmaya başladı. | Open Subtitles | بدأ الناس بالصراخ على |
Babama bağırmaya başladım. | Open Subtitles | بداتُ بالصراخ على والدي |