Mahkemeler, Sessiz kalma hakkına başvurmayı bugüne kadar hiç kanıt olarak kullanmamıştı. | Open Subtitles | المحكمة لن تاخذ ابدا بحق الالتزام بالصمت.. يمكن ان يستخدم كدليل للادانة |
Rahibe Mary... 20 yıl önce Sessiz kalmaya yemin etti. | Open Subtitles | الأخت ماري أخذت عهدا بالصمت منذ أكثر من عشرين سنة |
Bunu içine atarsan, gezinin geri kalanında tamamen Sessiz olacağım. | Open Subtitles | قومي بـ إغراق هذه ، و سأقوم بالصمت لباقي الرحّلة |
Sana sessizlik boykotu uygulayıp kadına baktığını kabul etmeni .beklemekle çok çocukça davrandım. | Open Subtitles | تعلم، كنت أقوم بفعل شيء طفولي معاملتك بالصمت بإنتظارك تعترف بتفحّصك لتلك الفتاة |
Pekala, eğer söyleyeceklerim gerçekten ona yardımcı olacaksa sessizlik yeminimi bozacağım. | Open Subtitles | حسناً، عليّ أن أخلف عهدي بالصمت مادام ما سأقوله سيساعدها |
Eskisi kadar kavga etmiyoruz. Dün öylece oturduk, konuşmadık bile. sessizliğin keyfini çıkarttık. | Open Subtitles | أمس جلسنا سوية , ليس بالمستوى التي تعرفِ أن تتحدثِ معه , فقط تتمتع بالصمت المريح |
Sayın Başkan, sizce neden Sessiz kalmam emredildi? | Open Subtitles | سيدي الرئيس , لماذا تعتقد أنه تم أمري الإلتزام بالصمت ؟ |
Kızgın ama bana karşı Sessiz kalamaz çünkü bunun benim hoşuma gideceğini bilir. | Open Subtitles | لكنها لا تستطيع معالجتي بالصمت لأنها تعلم أني أحب ذلك |
Sessiz kalma hakkınız var. | Open Subtitles | لديك الحق بالصمت ورفض الاجابة عن اي اسئلة |
Tüm bu Sessiz muamele artık bayatladı. | Open Subtitles | أسلوب التعامل مع الأمور بالصمت أصبح قديماً. |
Ona telefon ettim, mesaj ve mail gönderdim ama düğün öncesi hala çok Sessiz. | Open Subtitles | بعثتُ لها رسالة نصّية هاتفية، وبريداً إلكترونياً لكنّها تلوذ بالصمت تماماً بينما أوشكَ العُرس. |
Bir vatandasi tutukluyorum. Sessiz kalma hakkina sahipsin. | Open Subtitles | أضع مواطنا رهن الإعتقال لك الحق أن تلزم بالصمت |
Aramızda ortak bir hor görme olsa da bu Sessiz tedavi için seni suçlayamam. | Open Subtitles | على الرغم من عدم إحترامنا المتبادل لا يمكنني أن ألومك على معالجة الأمور بالصمت |
Sizin zeka ve canlılığınıza onun bulunduğu mevkiinin gerektirdiği sessizlik ve saygı da eklenirse bu evliliği makul karşılayacağını düşünüyorum. | Open Subtitles | ومرحك وحيويتك سيكونان مقبولان لها على ماأعتقد عندما يعالجان بالصمت والأحترام وسوف تعتبره نوع من النشاط الزائد |
O bugün sessizlik orucu tutuyor! Kutsal ip elinde. | Open Subtitles | اليوم هو نذرها بالصمت فهي تربط الخيط المقدس |
sessizlik, genç bayan. Devam et. Ona bak, lütfen. | Open Subtitles | التزمي بالصمت أيتها الـسيدة الـشابة، واصل كلامك وانـظر إليها من فضلك |
Bu iş bittiği zaman da, sessizlik bir ödül olur. | Open Subtitles | حالما يتم الإنتهاء من العمل نكافأ بالصمت |
Hadi o yüzden sessizliğin tadını çıkaralım ha? | Open Subtitles | لن أسمع صوتها إلا بعد ثلاثة أيام ولأجل خاطر الجميع؛ دعننا نستمع بالصمت |
Annem de onu,konuşmayarak cezalandırırdı,sen de öyle yaptın sanki babam derdi ki,üzgünmüş gibi yapıp,sessizliğin keyfini çıkarıyor | Open Subtitles | كانت تعاقبه بعدم التحدث وأتعرفين بم كان يهمس لي ؟ كان يقول تظاهر بأنك حزين واستمتع بالصمت |
Kimi kararnamelerle uzaklaştırıldı diğerleri sessizlikle. | Open Subtitles | البعض سيرحل بعيدا بسبب مرسوم والباقي، بالصمت |
Şimdi oraya döneceksin gülümseyeceksin ve çeneni kapayacaksın. | Open Subtitles | برنامج العمل خاصتي ؟ .. ستعودين إلى هناك ، و ستبتسمين .. و ستلتزمين بالصمت |
Sen durdurulmazsan, sessizliği kabul etmezsen o senin onursuzluğun ve ihracını düzenleyecekti. | Open Subtitles | ما لم ترضخ,و تلتزم بالصمت فسيلفق لك تاريخا تمهيدا لطردك بشكل مهين |
Üç yıldan beridir kocası, müvekkilimin kardeşinin taziye ziyareti hariç sessizliğini korumaya devam etmiştir. | Open Subtitles | لثلاث سنوات استمر زوجها بالصمت باستثناء مرةٍ واحدة عندما زارها لتقديم واجب العزاء بشقيقها |