"بالصواب" - Translation from Arabic to Turkish

    • doğru olanı
        
    • doğru şeyi
        
    • doğruyu
        
    • doğrusunu
        
    • doğru olan
        
    • doğruya
        
    • yanlışı
        
    • olan şeyi
        
    • yanlış şey
        
    Tate, her iki olayda da doğru olanı yapmaya çalıştı. Open Subtitles لا شيء يتخطي محاولة تايت القيام بالصواب في كلا المرتين
    Bu benim işim. Benim hayatım. Bu yüzden doğru olanı yapmak zorundayım. Open Subtitles إنها حياتي، و مستقبلي علي أن أقوم بالصواب لأجلها
    Şu anda menajerinim. doğru olanı yapıyorum. Open Subtitles أنا مدير أعمالك الآن أحاول القيام بالصواب
    Dürüst olmak gerekirse doğru şeyi yaptığımdan emin değilim, ama ısrar ediyor. Open Subtitles لأكون صادقاً , لست متأكداً بأنني أقوم بالصواب , لكنّها باتت تلّح
    doğruyu ve yanlışı ayırt edebilir ve çevresinde sahip olduğu yeri anlayabilirdi. Open Subtitles كان لديه حس أقوى بالصواب والخطأ وفهم متنامِ لمكانه في العالم
    Orada olması en iyi seçenek. Belki de doğru olanı yapıyordur. Open Subtitles هنالك خيار وحيد هنا، بوسعنا أن نرى إن كان الرجل يقوم بالصواب
    Çünkü sen doğru olanı yaptın. Çocuğu tedavi etmek için aileyi ikna ettin. Open Subtitles لأنك قمت بالصواب أقنعت الأبوين أن يعالجا الفتي
    Evet, kendisini suçlu hissettiğini ve doğru olanı yapmak istediğini söyledi. Open Subtitles نعم, لقد قال انه شعر بالذنب وأراد أن يقوم بالصواب
    Ama oturup insanların doğru olanı yapması için beklemedi. Open Subtitles لكنها لم تجلس وتنتظر من الناس أن يقوموا بالصواب
    Cidden senden uzak durmaya doğru olanı yapmaya çalışıyorum. Open Subtitles أحاول جاهدةً البقاءَ بعيدةً عنك. و القيامَ بالصواب.
    Ama en azından ben doğru olanı yaptığımı biliyorum. Open Subtitles لكن على الاقل سأعلم انني قمت بالصواب مرة
    Belki de gerçekten saklamışsındır. Belki gerçekten de doğru olanı yapmak istiyorsundur. Ama bugün için böyle. Open Subtitles ربّما خبّأته فعلاً و أردت القيام بالصواب لكنْ هذه رغبتك اليوم، ماذا عن الغد؟
    Bence durum karşısında doğru olanı yapmış. Open Subtitles أعتقد أنها قامت بالصواب, بناءً على هذه الظروف.
    Bir şey demek istemedim ama doğru olanı yapıyorsun. Open Subtitles لم أودُّ أن أقول أيّ شيء، ولكنكِ تقومين بالصواب.
    Sırf bir kazancın ya da kaybın olmayacak diye doğru olanı yapmayacak mısın? Open Subtitles و لكن أن لا تقومي بالصواب بسبب أنه ليس لديكِ شيء لتخسريه أو تكسبيه؟
    Bir önemi yok ama doğru olanı yapmaya çalıştım. Open Subtitles وليس لأنه يهم لكن بصدق ، أنا أنا فقط أحاول القيام بالصواب بجانبك
    Dünyanın tüm yeteneğine sahip olabilirsin. Ama doğru şeyi yapmazsan, hiçbir şey olmaz. Open Subtitles ان لن تقوم بالصواب بهذه الموهبه لن ينفعك شيئ
    Karma doğru şeyi yapıyordur. Open Subtitles في الحقيقة ، تتعلّق العاقبة الأخلاقية بالقيام بالصواب
    doğruyu yapan güvenilir biri olduğun için teşekkürler. Open Subtitles شكراً لكونك شخصاً يمكنني الاعتماد عليه للقيام بالصواب
    Hayır, doğrusunu yapmışsınız. Çekmek daha çok zarar verebilirdi. Open Subtitles لا، لقد قمتما بالصواب سحبها للخارج قد يؤدي إلى ضرر أكثر
    Bazen doğru olan şeyi yapmalısınız yanlış şey çok daha kolay olsa bile. Open Subtitles ببعض الأحيان عليكم القيام بالصواب حتى وإن كان الفعل السيئ أسهل سهولةً بكثير
    doğruya ve yanlışa inanırdı ve neyin ne olduğunu sana söylerdi. Open Subtitles لقد آمن بالصواب والباطل وسيُخبرك الفرق بينهما.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more